Gönderi

108 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
“Eğitime de ihtiyacımız yok, düşünce kontrolüne de. Öğretmen çocukları rahat bırak. Böyle olduğu sürece hepsi duvardaki bir tuğladan ibaret.” diyor düzyazıya çevirdiğim Pink Floyd’un şarkısı. Mahcubiyet ve Haysiyet’te de buna benzer bir konu yardımcı içeriklerle desteklenerek işleniyor. Spoiler vermeden kısaca özetlemem gerekirse roman kahramanımız Elias Rukla kendini geri kalmış hisseden, öğrencileri ile arasındaki kuşak çatışmasından mustarip bir edebiyat öğretmenidir. Bir gün sınıfta İbsen’in Yaban Ördeği eserini didik didik edip işlerken kendisi için hayati bir noktaya nüfuz ediyor ve benliğiyle yüzleşme süreci başlıyor. Özellikle ilk sayfalarda Elias Rukla’nın yaşadığı buhran ile karşılaşıyoruz ki bu buhran Peyami Safa’nın Bir Tereddüdün romanı kahramanının buhranına, kendinden geçişine benziyor. Tabi hatırladığım kadarıyla Peyami Safa’nın kahramanı çok daha derin bir kriz geçiriyordu. Kitabı isminin çekiciliğine kapılıp almıştım aslında. Buna rağmen ilk sayfalar dahi romanın niteliği hakkında mesajlar verdi. Yazar, karakterlerine ilk andan itibaren mikroskobik bir bakış açısıyla yaklaşmış. Benim de çok sevdiğim bu tarzda, sınıftaki en küçük bir iç çekiş veya üfleme püfleme bile romanın akışında önemli bir yer ediniyor. Bundan dolayı roman Ferit Edgü’nün Sait Faik’in incelikli konu anlatışını hatırlattı. Bir taraftan da Roland Barthes gibi evdeki bidonu dahi elli çeşit yönüyle eşeleyerek inceleyip yazan ustaları. Mahcubiyet ve Haysiyet iki üç ayrı mekanda geçiyor. Mekanlar da kapalı ve romanın çerçevesi için bir değer taşımıyorlar esasen. 12 Kızgın Adam filmi gibi mekanlar çok sınırlı. Bu gibi sebeplerden dolayı macera veya polisiye roman sevenlerin Dag Solstad’ın kitabından pek tat almayacakları söylenebilir. Onlar için eserin ızdıraba dönüşeceği aşikar diyebilirim. Sayfaların arasında kaybolurken aklıma İskandinav dizisi Forbydeisen geldi. Polisiye bir dizi olmasına rağmen çok yavaş ilerliyordu. İskandinav ruhu sanatta durağanlıktan zevk alıyor ve ben de öyle. Psikolojik tahlil ağırlıklı yüz altı sayfayı bir macera romanı gibi işim bitse de romana devam edebilsem, diyerek okudum. Roman, postmodernist bir üslup gözetilerek yazılmış. Romanın özellikle ilk sayfalarında İbsen’in Yaban Ördeği uzun uzadıya incelenmiş, ayrıca oyundan sahneler de senaryodan bazı parçaları ile aktarılmış. O yüzden kitabı okuyacaklar Yaban Ördeği’ni okusalar faydalı olacaktır. Yoksa benim gibi, metin içindeki metinlerden ilk etapta zorlanabilirler. Kitaptan Norveç’teki eğitim anlayışı hakkında da birtakım bilgiler ediniyoruz. Bu bakımdan öğretmenler, kitaptan İskandinav eğitiminin niteliğini öğrenebilirler. Benim dikkatimi çeken edebiyat dersinde bir dönem boyunca Yaban Ördeği’nin işlenmesi oldu. Bizde böyle bir anlayış maalesef yok. Yazarlar genel hatlarıyla anlatılıp geçiliyor, derinine inmek için ne zaman var ne de müfredat uygun. Mahçup ve haysiyetli kahramanlarımızın maceraları böyle. Umarım Dag Solstad’ın başka eserleri çevrilir de okurum. Tadı damağımda kaldı çünkü.
Mahcubiyet ve Haysiyet
Mahcubiyet ve HaysiyetDag Solstad · Yapı Kredi Yayınları · 20192,545 okunma
··
1 plus 1
·
1,893 views
Tamara okurunun profil resmi
İnceleme için teşekkürler çok güzel olmuş. Benimde okuyacaklarım arasında. İncelemeniz beni daha da meraklandırdı çünkü pisikolojik tahlil tarzında kitaplar benim ilgi alanımda:) tabiki bunun en iyi ustası Dostoyevskidir :)))
Barbaros okurunun profil resmi
Dostoyevski başka seviye, evet :) Ama çok bunaltıcı oluyor bazen romanları. İnsanın canı zaten sıkkınsa iyice dibe çekebilme potansiyeli oluyor. Aman dikkat ☺️
Tamara okurunun profil resmi
Dibe inmeden yüzeye çıkılmaz ☺️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.