Sevgili kardeşim. İncelemeni karmaşık duygular içinde okudum, Aida kısımlarında gözlerim doldu. Müstakbel bir doktorsun sen; Aida da bir doktordu, eşi İbrahim de. Kemal ile Mirza da senin yaşlarında, senin sınıflarındaydılar. Bu isimlerden sanki gerçeklermiş gibi bahsedebiliyorum. Bu kısmen benim yazarlık başarım olsa bile esas senin gibi okurların, romanı içselleştirmeleri ve bunu bana yansıtmaları ile oluyor.
Bir dostum, bir romanın başarısı için iki şey gereklidir demişti. İlki roman bittikten sonra karakterlerin gerçek hayatta karşımıza çıkmış ya da çıkacakmış gibi hissetmemiz. İkincisi ise romanın bitiminden sonra okurlarda bir davranış ya da kavrayış değişikliğine yol açması...
Senin gibi zeki bir genç ve dahası hassas bir insanda bu iki etkinin oluşmuş olması beni ayrıca sevindirdi. İnsanın kendi muhasebesini yapması ve iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batırması hiç kolay bir şey değildir. Bugüne kadar bunlardan haberin yoktu; üzülme, artık var ve sen dünyaya bakışını değiştirmeye başlamışsın bile. büyük bir erdemdir bu.
Umuyorum ki, zaten başarı ile ifa edeceğin meslek hayatında hastalarına daha farklı bir gözle bakacaksın. Bosna ile ilgili yahut başka bir coğrafyada dini, dili, ülkesi ne olursa olsun yaşanan mazlumiyetlerle ilgili daha farklı bakacaksın.
Son olarak senin adın Hilal. Bosna'da çok şey ifade eden sembol odur, hatta en çok şey! Aliya'nın Mostar'da Velez Dağı'na kocaman bir haç diken Hırvatlara verdiği mesaj gibi; gökyüzüne baktığınızda hilali göreceksiniz ve hiç bir zaman ondan daha yükseğe bir haç dikemeyeceksiniz!
Tuna'nın türküsü ve bir gün ile devam edersen ilerleyen süreçte beni mutlu edersin. kitabı okuyup, yorumladığın için çok teşekkür ederim.
Alahimanet.