Gönderi

144 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 hours
Askın kelamı birdir
Aşk nedir her insanın sorduğu soru bu sorunun cevabı hep muhatabın baktığı pencereye göre değişmiştir. Aşk" sözcüğünün "sarmaşık" demek olduğunu aklına getirdi bir an ve o sarmaşığın nice çınarlar gibi, selviler gibi kendisini de sardığını, buruk bir lezzet alarak hissetti. "Dıştan güzel görünen ama içten bünyeyi kurutan, hırpalayan bir sarmaşık. Ben aşkı ölümlü insanın ölümsüz kalmak için ömrünü adaması olarak tanımlıyorum. Bu sorunun cevabını arayanlardan biriside Iskender Pala Ve art arda şiirler sunar Bende Mecnûn'dan fü'zûn âşıklık istidadı var Aşık-ı sâdık benim Mecnûn'un ancak adı var Fuzûlî Gamken suâle başlasa uşşâka her müjen Gûyâ lisânı hâl ile bir tercemân olur Nefi Gibi şairler Ote yandan Aşk; Tanpınar'ın ancak rüyada gördüğü Leylâ'sı, Attilâ İlhan'ın kalben mecbur kalıp da aşk şarkıları yazdığı Müjgan'ı, Asaf Halet'in Mariyye'si veya Bedri Rahmi'nin şuh kadını Karadut'u, Bekir Sıtkı Erdoğan'ın gizemli Marya'sı, Abdürrahim Karakoç'un erişilmez Mihriban'ı bu bakımdan azabın hangi çeşidiyle daha aşina yaşamaktaydılar?!.. İçimizde Dante'yi hatırladıkça onun nahif ve narin sevgilisi Beatrice için iç geçirmeyen; Edgar A. Poe'dan bahsederken romantik deniz kokulu Annabell Lee'yi düşünmeyen, yahut Floransalı Petrarca'yı okurken nazenin güzel Laura'ya kalbini kapatan kaç nadan bulunabilir?!.. Bütün bu fani kadınların her biri şiirlerde hâlâ zarif güzellikleri ve ince parmaklarıyla, mest edici kokulan ve iç gıcıklayıcı endamlarıyla, hayal tüllerini andıran saçları ve esrarlı bakan gözleriyle yaşayıp durmakta ve bize kendilerini tanıtmaktadırlar. Onların şairlerle aşinalıklarından doğan acılarını ve ıstıraplarını bilemiyorum ama yıllar ve yüzyıllar sonra bugün hâlâ yaşıyor olmanın kendileri için bir nimet olduğunu söyleyebilirim. Bir kadını yalnızca cismiyle değil, gizli veya aşikâr bütün ruh çalkantıları, duygu ve düşüncesiyle seven bir âşığın aynı zamanda şair olması, o kadının "Sevenler ve Sevilenler Kitabı"nda müstesna bir yer edinmesi de demektir. Çünkü sonraki çağlarda meraklı aşk maceralarının gizemli kahramanlarını tanımak isteyen her şiir okuyucusu, şairin kadınını yine şairin gözüyle tanıyacak, hayran olacak ve sevecektir. Öte yandan sevgililerin adlarını anmak bakımından doğu şiiriyle batı şiiri arasında telifi imkânsız uçurumlar vardır. Batılı şair sevgilisinin adını anmakla her zaman bahtiyar olmuş, onunla geçen maceralarını, duygu yüklü birliktelikleri, hatta beşeri ve cinsî mahremiyetleri terennümden kaçınmamış, belki bundan gizli bir haz da duymuştur. Oysa doğulu şair kendi özel hayat çemberinin sınırlarını başkalarına açmak istememiş, sevgilisini mevhum bir varlık, hayali imkânsız bir güzellik olarak yansıtmış, ondan bahsederken mahremiyetine ve özel hayatına hassasiyetle yaklaşmış, adını bile söylemeye çekinmiştir (Yar ismini desem olmaz/Düşer dillere dillere - Erzurumlu Emrah). Böylece şair ile okuyucu arasında oluşan saygıya dayalı ilişki, okuyucuya, şairin anlattığı kadını kendi sevdiği kadın ile yer değiştirdi. Istediği Cevabı alamayan Fuzuli Rivayete göre Fuzûlî hocasının kızına âşık olunca aşkını dizelere nakşetmek için bir murabba yazar. Bu şiirin her dörtlüğü sonunda nakarat gibi tekrar edilen dizede üstat "Gözüm canım efendim sevdiğim devletlü sultanım," buyurmaktadır. Sevdiği kadına karşı altı adet hitabı art arda sıralayan ve hepsinde de onu yücelten bu anlayış, doğrusu içinde yaşadığımız çağın söylemleri arasında pek taraftar bulamaz. Bir şarkı hatırlıyorum; sevgilisine sitem etmek isterken bile ona yalvarırcasına seslenen âşığın hikâyesini anlatan bir şarkı: Sana ben canımın canı efendim Kırıldım küstüm incindim gücendim Okuyun şiir gibi akıp gidiyor Aşka âşık gerek Aşığa maşuk gerek Gönülde gizli pinhanı Sevgide deva gerek Adab-ı biliriz esk de Mecnun'a leyla gerek Aramayız derde deva Derdde deva gerek Hicretin ameli hasdir Amelde ispat gerek
Mir'at-ı Cünun
Mir'at-ı Cünun
Kitab-ı Aşk
Kitab-ı Aşkİskender Pala · Alfa Yayıncılık · 20125.9k okunma
··
352 views
Neşe okurunun profil resmi
Karakoç’un kimselere bahsetmek istemediği Mihriban’ını bile didikleyip durdu bu toplum. İncelemenizi okurken önce o geldi aklıma. Elinize sağlık.
Mir'at-ı Cünun okurunun profil resmi
Tşk ederim.
Esra okurunun profil resmi
Hep ertelediğim bir kitaptır. Önüne hep başka kitaplar dizerim istemsizce...incelemeniz güzel olmuş Emeğinize sağlık 🌿
Mir'at-ı Cünun okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Iyi okumalar
Mir'at-ı Cünun okurunun profil resmi
Bu incelemeyi yazarken
Francesco Petrarca
Francesco Petrarca
'nin Laura'si sadece hikaye olarak bilirdim. Ama divanı okurken gerçekten şair etkileyici sevmiş.
Bu yorum görüntülenemiyor
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Aşk mıdır ki boynuma takıp bela zincirini Gezdirip mecnun gibi alemde rüsva eyleyen... Aşk mıdır ki bu Muhibbî sinesine dağ vurup Ahir anın gözleri yaşını derya eyleyen... Emeğine sağlık kardeşim...
Mir'at-ı Cünun okurunun profil resmi
Tsk ederim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.