Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Geceyi siyahın yardımına başvurmadan gösterebilen adamdır Van Gogh. Cafe’nin dışındaki gecede sâfi siyah yoktur. Yeşilleri ise bir başka sever… Güneşin ışığındaki yeşilleri…. hatta gece lambası ışığındaki yeşilleri… Duvarlar şarap rengidir… kırmızı… nefes alıp vermeyen bir kırmızı… kan kırmızısı… Bir nokta-i nazardan nefs-i levvâme’nin rengi… Keşkeler içinde kıvranan nefsin alâmeti… Kırmızı ve sarı ve yeşil… Boyanın temel renkleri değil, ışığın renkleri… Cehennemî fırın. Hiç mavisiz olur mu? Maviler de müşterilerin hissesine düşmüş… ton… ton… renk… renk… Fırında yananlara…. uyuyanlara…. sızanlara… ızdırablar içinde dolaşanlara… Güneşin değil, gecenin sarısına razı olanlara… Kirli sarıya… Gece Cafesinde kasvet var, iç darlığı var…. daraltı… cehennemî fırın gibi yakıcı bir hava… Bir kadının gözlerindeyse hüzün. VE keder. Hâl bu ise ey talib, ne diyebilirim ki sana? Bir daha dene, pes etme, dünyaya inat sıkıştır çocukluğunu cebine kaç buralardan! Hicranın kadrini bil, firak deyû çığlık atmak yerine ızdırabınla yüzleş. Hasretinle. Salaş bir cafenin kuytuluğunda. Kankırmızı bir cafenin. Hasretim, de, insanın nefesine. Yaratıcının nefesine. Ducane Cundioglu
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.