Gönderi

“Bir uçurumun kenarındayım... Rüzgâr esiyor... Ayaklarımın yarısı uçurumun dışında, rüzgâr düşmemi istermiş gibi vücudumu sallıyor. Yükseklikten korkuyorum. Hem de çok... Aşağı bakıyorum. İnsanlar var. Tanımadığım insanlar... Kollarını açmış kucaklarına düşmemi istercesine gülerek bekliyorlar. Niyetleri belli. Beni istiyorlar. Aşağı düşersem, bir daha çıkamamaktan korkuyorum. Dibe çökmekten ve çaresizlikten... Onlar gibi olmaktan ya da olamayıp dışlanmaktan. Zihnimin içerisindeki çelişkiler, daha çok korkmama sebep oluyor... Korkuyorum.. Daha da korkuyorum. Ağlamamak için dirensem de, gözlerim beni dinlemiyor. Süzülen tek damla gözyaşımı yakaladıklarını hissediyorum. Aşağıdan acı dolu bir bağırış. Gözyaşım aşağıdakilerden birinin elini öyle bir yakıyor ki, güçlü olduğumu hissediyorum. Ciğerlerim patlarcasına derin bir nefes alıyorum. Aldığım nefes o kadar kuvvetli ki, ayaklarım yerden kesiliveriyor bir anda. Uçurumun tam kenarındayım şimdi. Aşağıya bakıyorum, hepsi aynı ama ben farklıyım. O kadar güçlü ve sonsuz hissediyorum ki... Parlıyorum bir anda. Işığım gözlerini yakıyor ve çaresizlikle yere çökmüş bir halde olacakları bekliyorlar. Onlara onlar gibi davranacağımı, kötülük yapacağımı sanıyorlar. Ama ben onlar gibi değilim. Uçurumun kenarından geri dönüyorum. Bir adım geriye atarak, olacakları izlemeye başlıyorum. Ayağa kalktıklarını hissedebiliyorum. Şimdi onlar korkuyor. Ben, yukarda onlar ise hak ettiği yerde, en dipte olduklarını anladıkları an koca bir karanlığa dönüşüyorlar.”
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.