Gönderi

542 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.
Merhaba arkadaşlar incelememe başlamadan önce yarına dair bir şeyler yazmak istedim. Umarım “Neden? “diye sormazsınız. Sorarsanız da kusura bakmayın bunu okuyacağınızı bildiğim için girişi bununla yapmak zorundaydım. Bildiğiniz üzere yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Beklentilerimiz ve mücadelemiz her geçen yıl katlanarak devam etmektedir, çünkü bazılarımız topluma karışmayı başarmış olsak bile henüz başaramayanlarımız var; hayatımızdaki erkekler tarafından şiddet görüp, öldürülmeye (2018 yılında 440 kadın öldürülmüştür), kadın ve kız ayırımının çirkin derinliği yüzünden ‘bayan’ olarak sindirilmeye devam ediyoruz, istismara uğruyoruz(sözlü veya bedensel olarak), susturuluyoruz, toplumsal ahlakın kurbanları olarak yaşamaya devam ediyoruz. Peki biz buna neden sessiz kalalım? Her şey bizim elimizde, eril zihniyete karşı mücadele etmek bizim elimizde. Başta yalnız kalırız, hor görülürüz, yok sayılırız... Boş duvara konuşmuş gibi oluruz, fakat onlar bize alışmak zorunda kalacaklardır, sadece biraz zaman ve yüksek bir ses... Zincirlerimizden kurtulmuş olacağımız nice 8 Mart’lara. Şimdi kitabıma geçebilirim sanırım. Yazar bu kitabında 20 yıllık meslek hayatı boyunca derlediği halk hikayelerini ve masallarını bizlere çözümlemeler getirerek sunmuştur. Bu çözümlemeler öyle ki sıradan çözümlemeler değildir. Her hikaye sonunda yapılan dişil yorumlar, tahliller içimdeki esas ben olan vahşi kadının kurtlarla koşma isteyini uyandırdı. Kitabı öyle bir zamana getirdim ki bir yandan benliğine, özgürlüğüne vurulan zincirlerle mücadele eden kadınların haftası bir yandan Toprak Ana’nın yeniden filizlendirdiği bahar havası. Daha uygun bir zaman olamazdı sanırım, yani kendi açımdan. Yazar kadınların vahşi olan doğasını kaybettiğini, kaybettikleri doğalarına geri dönmeleri gerektiğini düşünmektedir. Çoğunlukla Jung psikolojisine başvurup, yorumladığı, daha çok kadın doğası, kadın benliği üzerinden açıkladığı hikayeler ile gönlümü fethetti. Kitapta her nesnenin, her adımın, her karakterin dişil bir anlamı vurgulanmıştır. Muhtemelen bu kitabı okumasaydım, bazılarını önceden duyduğum hikayelerin bu yönünü hiç bilemeyecektim. Ve hikayelere eril mantık ile bakmaya ve içten içe kızmaya devam edecektim. Örneğin kitapta “İkiz kız kardeşlerle evlenen adamın hikayesi” gibi. “Kadınlar gülsün, kadınlar dans etsin, kadınlar şarkı söylesin, kadınlar sezgilerine güvensin, kadınlar üretsin, kadınlar esas benliğini kaybetmesin; kaybetti ise bile bulmak için yola çıksın gerekirse herkesi, her şeyi arkasında bırakarak...” diyor yazar. Hepimizin içinden herhangi bir şeyler bulacağı bu kitabı Ayrıntı Yayınları “Ağır Kitaplar” kategorisine sokmuş. Kitap gerçekten ağır ama sadece görüntü olarak:) Okurken kaybettiğim bir yanımı bulmuş gibi oldum. Umarım şu an bu incelemeden sonra okumaya karar veren sizler, okurken keyif alırsınız. İyi günleriniz olsun efenim.
Kurtlarla Koşan Kadınlar
Kurtlarla Koşan KadınlarClarissa P. Estes · Ayrıntı Yayınları · 20217.8k okunma
··1 quotes·
94 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Ruken Al okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.🙏🙏🙏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.