Gönderi

300 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
Suudi Arabistan ve Vehhabilik
"Din, Suudi Arabistan’da İslamiyet’in Vehhabi yorumu mudur? Vehhabilik sadece Suudi Arabistan’a özgü ve Suudilere ait bir dini anlayış mıdır? Vehhabiler İslamcı mıdır? Ya da her İslamcı Vehhabi midir? (XIII)" Soruları bile bu kitabın okunması için yeterli. Çok önemli sorular. Bunları tam olarak çözebilmek ya da anlayabilmek için de Suudi ailesini tanımak gerekir diyor yazar. Suud ailesinden başlayarak, devlet kurma aşamaları ve dini yapı sıralanır. Bilgi ve belgeye dayalı araştırmayla konu incelenmiş. Vehhabiliğin dini kökeni olarak kabul edilen İbn Teymiyye ve bundan hareketle dini tartışmalardan çok siyasi yapılanma ve devlet kurmaya giden yol anlatılıyor. Mehmet Ali Büyükkara, Suudi Arabistan ve Vehhabilik adlı kitabıyla, önce bazı şeylerin tam olarak anlaşılabilmesi için Suud ailesinin kurduğu devleti yani Suudi Arabistan devletini tanımak gerekir diyerek bir tarihi gelişimi anlatmaya başlıyor. Bu sayede ileride yazılacak konuların bilgileri de yavaş yavaş ortaya konuluyor. Kitap üç bölüm ve eklerden oluşuyor. Ülke tarihinde önemli yere sahip iki önemli olayı anlatıyor. Bunlardan ilki 'Necd İhvanın 1912'de kuruluşu' ve ikinci olarak da 'Cuheyman el-Uteybi ve cemaatinin 1979'da gerçekleştirdikleri Mescid-i Haram Baskını' (S. XIV) . Araştırma-inceleme türü olduğu için içerik, işleyiş, kaynakça ve bunların sıralanması belli bir sıra içinde yapılmış. Suudi Arabistan'ın kurulduğu yer olan Necd bölgesinin genel özelliklerini anlatarak bir girizgah yapılır. Yazar kitabın başında bizlere çok değerli bilgiler aktarıyor ve kitabın yazım süreci ve konuyla ilgili yerli (çok az) ve yabancı kaynaklar hakkında da bilgiler vererek, bu konularda araştırma yapacak kişilere kılavuzluk yapıyor. Bu bile çok değerli bir olay. Mesela burada kaynak olarak verilen bir isim H.John B.Philby. Bir gezgin, bir casus, bir danışman ve sonra da Müslüman olup, kralın himayesine girip, İngilizlerle Suudiler arasındaki ilişkileri organize eden bir İngiliz. Çok sayıda kitap yazmış ve İngiliz kütüphanelerinde bunlar mevcut. Acaba bu coğrafyayı anlatan bu ve buna benzer kitaplar bizim Hariciyemizde de var mı ve bunlar okunuyor mu? Yazar İngiliz kütüphanelerinde yaptığı uzun soluklu çalışmalar sonucu birinci el kaynakların adlarını da veriyor. Bunlar arasında seyyahların tuttuğu notlar haricinde resmi görevlilerin tuttuğu rapor ve yazdığı kitaplarda yer almaktadır. Kitabın giriş kısmında 20. yüzyıl Vehhabi, Suudi Krallığı ve Kabe Baskını üzerine 'kaynak' olarak nitelendirilebilecek özellikle İngilizce, Arapça ve Farsça eserlere yer veriliyor. Ayrıca Vehhabilik reddiyesi üzerine yazılmış kitaplar hakkında da bilgi vermesi iyi olmuş. Yine Arapça, Farsça, İngilizce ve Türkçe kaynaklar yanında 19. yüzyıl Vehhabilik üzerine bir Alman üniversitesinde yapılmış ama yayımlanmamış doktora çalışması hakkında da bilgi veriyor. Türkçe kaynak olarak özellikle Eyüp Sabri Paşa'nın 'Tarih-i Vehhabiyyan' ve Ahmet Cevdet Paşa'nın 'Tarih-i Cevdet' ve Said-i Nursi'nin 'Mektubat' içindeki Yirmisekizinci mektup, altıncı risale'yi gösteriyor. İslamiyetle ilk tanışan Necd kabileleri olsa da Hz.Muhammed'in vefatından sonra yine burada güçlü kabileler Hz.Ebubekir'in hilafetine karşı çıkmış. Bahriye Üçok'un yazdığı "İslam'dan Dönenler ve Yalancı Peygamberler" adlı kitapta ortaya çıkan yalancı peygamberler ayrıntılarıyla anlatılır. Dört yalancı peygamberden üçü Necd kabilesi içinden çıkmıştır,(S.20) diyerek bir durum tespiti yapılır. Necd bölgesinin, Emeviler, Abbasiler, Memluklular ve Osmanlılar tarafından bedevi kabilelerine terk edildiğini ve hatta haritalarda bile gösterilmediğinden bahseder yazar. Vehhabilik hakkında okuyucuya genel bilgiler veriliyor. Tevhid (Teklik) ilkesinden hareketle şefaat, mezarlık ziyaretleri, adak, nazarlık gibi çeşitli kavramlar hakkında bilgiler sunuluyor. S.Arabistan'da Vehhabilik inancının en önemli yapı taşı olan 'İhvan' hareketinin, İbn Suud tarafından tasfiye edilene kadar geçen sürede özellikle sınırları genişletme içinde yerel kabilelerle hem de Şerif ailesi ve Osmanlılarla yapılan çatışmalardan bahsedilir. Vehhabilerin, Türkleri gerçek Müslüman görmediklerinden dolayı Türklerle işbirliği yapan Araplara da hoş bakmamışlar ama İngilizlere ise hoş görüyle yaklaşmışlar. İngilizlerle Suudlar arasında yapılan bir toplantıda İbn Suud'un söylediği sözler yeteri kadar açık: " İhvan'ın size düşman olduğu doğru değildir. Zira inancınıza göre sizler Ehl-i Kitab'sınız… İslamiyetin temsilcisi diye Türklere yakınlık duymakta ve bundan dolayı İngilizlere düşmanca bakmaktadırlar." diyerek, bazı Arapların Türkler yüzünden İngilizlere düşmanlık beslediklerini ifade eder. İslamiyetin ilk dönemlerinde yer alan 'hariciler' ile 'ihvan' mensupları arasında benzerlik olup olmadığı konusunda bazı örneklerle durumu anlatmaya çalışır. Kitabı okumaya devam ettikçe bazı yerlerde dehşete düşmemek elde değil. İslam'ın hoş görüsü nerede, 'ihvan'ın ve 'Vehhabilerin' yaptıkları nerede diye bir soru ortaya çıkıyor? Suudi Arabistan içinde o dönemde yaşanan iç çekişmeler hiç de yabancı gelmeyen bir durumu da ortaya koyuyor: Devleti ele geçirme. İhvan hareketin isyana kalkışmasıyla Suudlar arasında yaşanan paylaşım savaşı, ihvanın ortadan kaldırılmasına giden yolu açar. İlginç bilgilerle de karşılaşıyoruz, örneğin: Telgraf ve telefonu işletmek için insanların cin ve şeytanları istihdam ederek Allah'ın işine ortak koştuklarına inanan alimlerin başında yer alan Abdullah b.Hasan Al-Şeyh'i ikna etmek için İbn Suud tarafından görevlendirilen Mekke valisi Hafız Wahba başından geçenleri kitabında anlatır (S.151). Özetle şunları söyler: Al-Şeyh istasyonun içine göz attı ve içerde sihir malzemelerini bulamayınca ikna oldu, diyerek önemli bir tespitte(!) bulunur. Petrolün 1938'de bulunması ve 2.Dünya Savaşı sonundan itibaren elde edilen kar, Suudi Arabistan'ı ekonomik olarak kalkındırırken, siyasi ve dini olarak da rejimin elini güçlendirir. 20 Kasım 1979 Salı günü, Cuheyman el-Uteybi liderliğinde bir grup, Kabe'yi işgal eder. İçlerinden birini hadislere dayandırarak 'mehdi' ilan ederek herkesin kurtuluşu için, var olan düzeninin çarpıklığına karşı koymak için kendilerine biat etmelerini isterler. Suudi Devletinin tek başına bu işgalcileri Kabe'den çıkartamaması üzerine Fransa'dan yardım ister (niye Fransa, İngiltere değil?). Fransız özel timimin Kabe'nin içine girerek isyancılardan bir kısmını ölü (ayrıntılar kitabın içinde) diğerlerini de sağ yakalamaları ile Suudi Arabistan'daki rejime karşı düzenlenen isyan bastırılmış olur. 1979 yılında Suudi Arabistan'da gerçekleşen Kabe baskınıyla, Şiilerin rejime karşı yaptıkları eylem arasında bağlantı var mı? İkisi arasında benzerlik ve farklar nelerdir? Dış ve iç etkenlerin bu olaylardaki durumu nasıl gibi çeşitli sorulara cevap aranır. Genel olarak baktığımda, Suudi Arabistan, Vehhabilik, Suud krallığı ve yaşanan olaylar anlatılarak kısa da olsa bir Suudi Arabistan resmi çiziliyor. Derinlere inmek isteyen okuyucu ve araştırmacılara da güzel kaynakça sağlıyor. Kullanılan dil genel okuyucu için de yeterli. Yazar en başta kitabın yazım serüveni hakkında bilgi verirken, Suudi Arabistan'dan yeteri kadar yararlanamadım diyerek önemli bir saptamada bulunur. Çünkü bu tür araştırmalara kapalı bir sistemleri var diyerek bizleri uyarıyor. Zor coğrafi şartlar altında bedevi bir toplum ve göçebeliğin sıradan olduğu bir hayat düzeni içinden, devlet oluşumuna giden yolun, taşlarla değil kumla örülmüş hikayesi kısaca anlatılır. Kitabın başında veya sonunda bölge haritası olsaydı ve şehirler, mezhepler, ve askeri birliklerin konumları işlenebilseydi güzel bir ayrıntı olurdu diye düşündüm. Ezcümle: Çok ilginç bilgilerin ve altı çizilecek çok sayıda yerin olduğu bu kitabı tavsiye ederim. Okuduğum kitap 2010 Rağbet Yayınlarına ait. Kitabın yeni baskısını ise Klasik yayınları yapıyor (2018).
İhvan'dan Cüheyman'a: Suudi Arabistan ve Vehhabilik
İhvan'dan Cüheyman'a: Suudi Arabistan ve VehhabilikMehmet Ali Büyükkara · Rağbet Yayınları · 201043 okunma
·
80 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.