Sanki bu yüzü her görüşünden sonra üzerinde yarattığı etkiye inanamıyor ve yeniden görmek zorunda hissediyordu kendini. Yüz, onu aynı anda hem sarmalıyor hem de dışlıyordu; düşte görülen birisi gibi hem kıpırdamadan duruyor hem de durmadan uzaklaşıyordu.