Gönderi

·
Puan vermedi
Bir Fikir İşçisi: Cemil Meriç
Muhteşem Bir Maziyi Muhteşem Bir İstikbale Bağlayan Kelimeden Sevgiden Bir Köprü: Cemil Meriç Zifiri karanlığında dolunayın loş ışığında; sonra aydınlığa bürünen evren, her şeyiyle hakikatin yansımasıdır. Toplum içinde de hakikatin yansımalarını soluksuzca üfleyenler vardır. Hakikatin önderliğini yapmak; çilenin baltan tatlı olduğu, fedakârlığın yüce bir yürekle; varlık içinde varlığını ilan etmek demektir. İşte varlık içinde varlığını var eden hakikat önderi bir Cemil Meriç vardır. Kendisine kimsin? Diye sorduğumuzda: “Hayatını Türk irfanına adayan münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi.” Diye kendisini bize tanıtacaktır. Keza Meriç okuyucuları lakin İslam Türk dünyasını tanımak isteyenler için bu tanım yeterli olmayacaktır. Bu gün bu umman fikir işçisini tanımak/anlamak için kitaplar, yazılar yazılmaktadır. Tamda bu konuda/yolda Türk Edebiyatı içinde bir ilk olan Psikobiyografi türünde Meriç’in ruh ve psikolojisi titiz bir çalışmayla ele alınarak bu kitap yazıldı. Klinik psikiyatrisi ve psikoterapist Murat Beyazyüz, okurunu ve Meriç’i anlamak isteyenleri, Meriç’in zihin dünyasına güneşi farklı bir pencereden izlendiği gibi farklı bir yoldan götürecektir. Psikolojik analiz ve tespitlerde bulunarak Meriç’i tanıma/anlama yolunda ezber bozan bir meydan okuma/kendinden emin bir kitaptır. Keza Beyazyüz, Meriç’in atalarını, doğduğu topraklar, içinde yetiştiği aile ve toplum, yaşadığı ülkenin ve dünyanın macerası da psikolojik analizlerde edebi bir dilin tadıyla, tatlandırır. Beyazyüz, ”Cemil Meriç’in Psikobiyografisi” adlı çalışmasını; Sigmund Freud’un ortaya attığı “Klasik Psikanaliz” teorisini ve bu teoriden daha sonra geliştirilen “Ego Psikoloji Teorisi” ile “Nesne İlişkileri Teorisi”ni çalışmanın teorik kaynakları olarak belirledi. Bu teoriler kitabın giriş kısmında: psikanaliz nedir? Ego psikolojisi ve nesne ilişkileri teorisi ana başlıklarla özet halinde okurun kitabı iyi anlaması için anlatılmıştır. Çöken İmparatorluk Göçen Ruhlar 93 Harbi, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı, Mütareke, Milli Mücadele ve inkılaplar... Bir toplum böyle üst üste bir hançerin acısıyla şekillendi. Bu şekillenmenin en başta toplumun yaşadığı psikolojiyi anlamak, doğru analizlerin anahtarı olacaktır. Keza, Meriç coğrafyası hangi psiko-jeolojik hareketlerin sonucunda şekillendiğinin, ruhundaki depremleri fay hatlarını, toprak kaymalarını incelemek, onu ‘Bu Ülke’nin vicdanı haline getiren psikolojik süreci ele almak, yerinde bir analiz olacaktır. Bu analizde yaşadığımız yerin, psiko-dinamik olarak zihinsel süreçlerimizle çok yakından bir ilişkisi vardır. Köyümüzü, mahallemizi, şehrimizi anlatırken kurduğumuz cümlelerde, bu yeri kendi varlığımızdan ayrı olarak düşünemeyiz. “Benim köyüm”, “benim Şehrim” dememiz, yaşadığımız yer ile kurduğumuz duygusal bağlantıların bir göstergesidir. Beyazyüz, bu duygusal bağlantıdan yola çıkarak, Meriç’in psikolojik dünyasını anlamamız için: Balkan savaşlarının olduğu zamanlarda Yunanistan’ın Dimetoka şehrinin psiko-sosyolojisinden başlar. Çünkü Meriç’in babasının dedesi Hafız İdris Efendi, bugün Yunanistan sınırları içinde kalan Dimetoka Şehrinin müftüsüdür. Dedesi Kaymak Ahmet Efendi ise aynı yerde bir tüccardır. Babası Mahmut Niyazi Bey de Dimetoka’da doğar ve aynı şehirde hâkim olur. Meriç’in soyağacında kendisinden önceki üç kuşağın da Dimetokalı olduğunu ve ailenin bu şehrin ileri gelen ailelerinden biri olduğunu yazar anlatır. “Hocazadeler” namıyla anılan Meriç’in ailesi Balkan savaşı sırasında İstanbul’a son olarak da Hatay Reyhanlı ilçesine yerleşirler. Bu sürecin etkisiyle psiko-jeolojik/sosyolojik farklılığın iyi/kötü sonuçlarını Meriç ailesini tanıma/anlama konusunda çok önemlidir. Meriç’in şahsından yola çıkarak, ‘Aydın’ kelimesinde gizlenmiş büyülü derin bir dünyanın kapısını açmak için uygun anahtarı arar, Beyazyüz. Son olarak Cemil Meriç kimdir? Sorusuna: Kalıpların aydını olmamayı, sloganların gölgesine ışık düşürmeyi ve ideolojiler tayfında her ideolojinin doğruları ve yanlışları olabileceğini kendi milletine anlatmayı şiar edinmiş yapayalnız bir fikir işçisidir, cevabını alırız. Gelin biraz daha öteye gidelim: Bütün hakikatleri yoklamış, bütün düşüncelere saygılı olmuş, her düşünceye hükümsüz yaklaşmış bir münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi. Bu haliyle devrinin maşeri bir şuuru ve kendini sorgulamayacak kadar egosuna teslim olmuş bu devir aydınının belki de dile gelmiş ‘süperego’su (vicdanı) olmuştur. Yunus Özdemir.
Cemil Meriç'in Psikobiyografisi
Cemil Meriç'in PsikobiyografisiMurat Beyazyüz · Timaş Yayınları · 201619 okunma
··
96 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.