Tatlı Tehlike'yi ara vermeden Tatlı Şeytan'ın hemen ardından okudum. Seri kitapları arasında bir kopukluk yaşamadım yani... O yüzden midir çözemedim bana çok da ağır gelmedi kitap ama beklenileni vermediği kesin... Öncelikle ilk kitabın kaldığı yerden sonra ben deli gibi aksiyon, dövüş sahneleri, heyecan falan bekledim, hayallerim puff oldu söndü. Bu kitapta sonlara kadar pek aksiyon falan yok. Bunu baştan söyleyeyim de bu konuda beklentinizi düşük tutun ;) Aslında klasik bir 2. kitap gibi geçiş kitabıydı diyebilirim. Anna ilk kitapta saftirik haliyle beni sinir etmişti, bu kitapta da sağolsun dengesizliğiyle... Görünen saflık sona ermiş, kızımız tam bir popüler parti kızı olmuş. Artık masum Nef kızı olma durumları iptal olmuş, kızımız diğer Nefler gibi çalışmak zorunda... Bir yandan Dükler ve iblisler etrafındayken göstermelik şekilde görevini yapmaya çalışırken bir yandan da kızımız masumiyetini hala koruma çabasında... Babasının ayarladığı zamanlarda da Anna ülkeler arası yolculuklar yapıp kendilerine müttefik olacak Nefler aramakta... Bilin bakalım bu yolculukları kiminle yapıyor? Uslu çocuk Kope'la... Yahu Kai varken Kope da nerden çıktı diye çığlıklar attım resmen... Kai'ı sorarsanız artık L.A.'de yaşıyor. Anna ile tüm bağlantılarını koparmış. Sadece arada bir ikizler aracılığıyla Kai ile ilgili haberleri alıyoruz. Artık değişmeye, kendine hakim olmaya çalışan bir Kai var karşımızda... Hatta mecbur olmadıkça çalışmıyor bile... Anna Kai'dan en ufak bir haber alabilmek için yanıp tutuşurken biz kitabın ilk kısmında Kai'ı hiç görmüyoruz. Sağolsun yazar fenalıklar getirdi bana... Kope'la görevlere gidiyorlar falan, hatta bir bakıyorsun gereksiz, saçma sapan bir yakınlaşma içine giriyorlar. Yahu sen ben Kai'ın aşkından ölüyorum derken bile nasil başka bir erkekten etkilenebiliyorsun anlamadım. Hem de o erkeğin sana birşeyler hissettirdiğini bile bile... Resmen Kai'ın söylediği bir laf yüzünden Kope'un kollarına atladı, olan da Kope'a oldu. Anna'nın saçını başını yolasım geldi. Kabul ediyorum Kai'ın biz birlikte olamayız nutukları, Anna'yı sürekli kendinden uzaklaştırması bende ıslak odunla dövme hissiyatı yaratsa da -ki adam keyfinden yapmıyor, bakınız kitabın ilk bölümüne ;) - bu Anna'nın yaptığını bana haklı göstermedi. Ben demiyorum zaten Kai onu sürekli reddederken onun yolunu gözlesin diye ama sorununu çözmek için kullandığı kişi çok yanlıştı. Dengesiz bu kız yaa... Kitabın ilk yarısı beni hayal kırıklığına uğratsa da sonlara doğru kitaba aksiyon geldi çok şükür... Resmen acısını çıkardım, doya doya Kai sahnelerini okudum. Çok tatlı, çok hoş sahneler vardı. İlginç bir şekilde ilk kitapta sevdiğim bazı karakterlerden bu kitapta soğudum nedense... Kope, Veronica gibi... İkizler hala favorim, onları seviyorum. Bir de Kai'dan sonra en sevdiğim karakter Blake oldu. Katıksız neşesi okurken gülümsetti beni... Kitap genel anlamda sürükleyiciydi ama ilk kitabın vaadettiği aksiyonu vermiyor bize... Yazar kurguyu bu aşk meşk işleriyle biraz fazla boşlamış gibi geldi bana ya neyse... Kai geldi de sonradan gözüm gönlüm açıldı ;) 3. kitapta artık daha aksiyonlu ve heyecanlı olaylar gelsinn!!! Artık Neflerin savaşı başlasın yahu... Herkese iyi okumalar :)

Tatlı TehlikeWendy Higgins · GO! Kitap · 2015486 okunma

·

39 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Deniz Atakan Çamlıca