Gönderi

Yaşamını ve varlığını sürdürmeye ilişkin güçlü istek, Tanrının kendisi tarafından bir eylem ilkesi olarak insanın içine yerleştirilmiş olduğundan; “Tanrının insandaki sesi” olan akıl, insana, kendi varlığını sürdürmek zorunda olduğu biçimindeki doğal eğilimi öğretmekten ve insanı buna inandırmaktan başka şey yapamadığından, insan, kendi yaratıcısının iradesine uydu ve bu nedenle aklıyla ya da duyularıyla o ana kadar kendisine yararlı olduğunu keşfedebildiği yaratıkları kullanmaya ilişkin bir hakka sahip oldu. Sonuçta, insanın yaratıklar üzerindeki mülkiyeti, kendi varlığını sürdürmek için kullanmak zorunda olduğu gerekli ya da yararlı olan şeylerdeki hakkı üzerine temellendi.
Sayfa 91 - KırlangıçKitabı okudu
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.