Gönderi

480 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Yaşar Kemal serüvenim hızla devam ediyor... Yağmurcuk kuşu... Kitabın ismini ilk duyduğumda çok etkilemişti beni. Aramızda bir çekim oluştu diyebilirim.. Çok daha fazlasını bekliyordum bu eserden aslında ama yine de keyifliydi okumak. Kitaba geçmeden önce biraz yazardan bahsetmek istiyorum. Yaşar Kemal, 6 Ekim 1923 tarihinde Osmaniye’nin merkeze bağlı Hemite Köyünde Doğmuştur. Ailesi Birinci Dünya Savaşı’ndaki Rus işgali yüzünden Van Gölü’ne yakın Ernis ( bugün Ünseli ) Köyünden Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite Köyüne göç etti. Annesi Nigar Hanım, babası ise bir çiftçi olan Sadık Efendi’ydi. Küçük yaşta kaza sonucu bir gözünü kaybetti, babası göç sırasında yolda karşılaşıp yanına aldığı bakıp büyüttüğü üvey oğlu tarafından bıçaklanarak öldürüldü gibi gibi... Bunlar bir çok yerde okuyabileceğiniz genel bilgiler... Ama bundan daha fazlası da var, nerde derseniz romanlarında... Yaşar kemal her romanını hayatından uyarlayarak yaratmış. Anne tarafında eşkıyalar olduğu için annesinden dinlediği hikayelerden esinlenmiş. Çukurova halkının, ağaların beylerin elinden çektiklerini, fakirliği, ezilmişliği çok yakından bildiği için romanları bu kadar etki bırakıyor belki de. Zaten okuyan herkes anlayacaktır bunu. Neyse gelelim kitaba... Evet bu roman da yaşar kemalin hayatı desem yeridir. Öncelikle romanın ilk 50-60 sayfası beni baya sıktı ama sonrası garip bir yolculuk tadında oldu. Her duygu içinde olsada genel olarak hüzünlüydü. Romanda 1. Dünya Savaşı sırasında annesi ve karısı ile vandan adanaya göç etmek zorunda kalan ismail Ağanın hayatı anlatılıyor. İsmail Ağa yolda karşılaştığı, ölmek üzere olan çocuğu (salman) evlat ediniyor. Annesi çocuğu iyileştiriyor, ve oğluna iki nasihat verip ölüyor. Zaten bence adamın başına ne geldiyse bu nasihatten geldi de neyse :) Sonra adanaya geliyorlar annesinin nasihati üzerine ermenilerden kalan Bir yere yerleşmek istemiyor. Onlara bedavaya verilen evi kabul etmediği için yılanlarla dolu, kurak,sıtma ve Başka hastalıkların kaynadığı bir köye yerleştiriliyor. Sonra Mustafa adında bir oğlu oluyor ki roman birçok olay Mustafanın çocuksu gözünden anlatılıyor. Salman Mustafa'yı çok kıskanıyor. Babasını yani İsmail ağayı ondan çaldığını düşünüyor çünkü babasını taparcasına seviyor. Mustafa ve bütün köy salman'dan çok korkuyor. Salman'ın ata yaptıkları gerçekten midemi bulandırdı ve Mustafanın çocuk aklıyla bunu doğru bulması, büyüyünce aynısını yapmayı planlaması da bir çocuğun bakış açısının ne kadar saf olduğunu gözler önüne seriyor.. Köyünde bunu kabullenmesi normal karşılaması toplumumuzun kanayan yarasını gözler önüne sermiş desem yeridir. Dal emine ise köyde yaşayan İsmail ağaya aşık bir kız. Kızın aşkından bütün köy hatta Ağanın karısı bile haberdar. Ağaya o kızla evlenmesini karısı bile söylüyor ama ağa annesinin ikinci vasiyeti yüzünden başkasıyla evlenmiyor. Köyde dedikodular ise maşallah yani sınır tanımıyor.. Gerçekten klasik köy yani... Daha fazla konuyu açıklamak istemiyorum özet tarzı da olmasın çok. Harika bir konusu, akıcı bir hikayesi, ruhu doyurucu bir sonu yoktu romanın ama eleştirel açıdan bakıldığında döneminin bütün sorunlarını hatta bence bu dönemin de sorunlarını gözler önüne seriyor. Yaşar Kemal farkı diyelim. Sözü çok uzattım galiba, keyifli okumalar :):))
Yağmurcuk Kuşu
Yağmurcuk KuşuYaşar Kemal · Tekin Yayınevi · 1980994 okunma
··
225 views
seda okurunun profil resmi
Seda hanım, kitabı okuyacağım fakat birkaç önderliğim var Yaşar Kemal için. Sormak istediğim şey sizin de isimden etkilenmeni. Ben de ilk kitabından (yağmurcuk kuşu’ndan) etkilendim ad olarak. Kitapta kuş türüyle ilgili bir bilgi var mı? Neden yağmurcuk kuşu? Bilginiz varsa paylaşırsanız sevinirim 🙏🏻🤍
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.