Gönderi

151 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 3 days
İYİLİK BİR SANATTIR..
İnsanoğlu kendine yapılan iyiliği de kötülüğü de kolay kolay unutmaz. Aklının bir köşesine yazar, gün gelir ansızın su yüzüne çıkarıverir eski yaşanmışlıkları; borçları, alacakları. Tabi iyilik ve kötülük kavramlarına inanıyorsa. Nitekim
A'mak-ı Hayal
A'mak-ı Hayal
kitabı Raci'nin iyi ve kötüyü aramak için çıktığı bir yolculuktu. İnsanın, kendisini aradığı mistik bir rüya. En muhteşem sanat eseri olan insanoğlunun, sanatçısını arayışı. #41927048 " İyilik, insanlık sanatıdır " demiş Genceli Nizami. Ta, 12. Yüzyılda. Evet, iyilik bir sanattı. Gizli yapılan bir sanat aleni olursa iyilik, iyilik olmaz. Bugün sizlere; bir iyilik zincirinden, daha doğrusu zincirin halkalarından bahsetmek istiyorum. İyiler Ölmez, Mustafa Kutlu'nun kaleminden okuduğum beşinci hikaye kitabı. Diyebilirsiniz ki çok mu seviyorsun bu yazarı? cevabım "hayır" olurdu. Çünkü bu sıralar hikaye okumak hoşuma gidiyor. Kutlu'nun hikayelerini okumak insanı yormuyor üslubuna alıştıktan sonra rahatlıkla okunuyor. Şimdi gelelim zincirin halkalarına; zincir, bir bütünken güçlüdür, kırılmaz. Onu oluşturan halkaların da haliyle sağlam olması gerekir. Kardeşlik, sırdaşlık bağlarıyla halkalar kenetlenmeli sımsıkı. Kitapta her halka, ayrı bir hikayede anlatılıyor ve bir noktada buluşuyor halkalar (Hacı Kadir'in kahvesi) -- Sıtkı -- Civan -- Fotoğrafçı Sarhoş Mustafa -- Doktor -- Dörtler Makamı Ben en çok Sıtkı ve Civan'ı beğendim. Söyle ki, kitap adeta Yeşilçam tadında başladı. Kendim de bir an, eski türk filmlerinden birini izliyormuş gibi hissettim. Fakat Yeşilçam esintisi çabuk geçti. Çünkü yazar klişelere bir dur der gibi, "Sevgili okur!" diyerek okura seslenmesin mi? " Sevgili okur! Burada araya girmek zorunda hissettim kendimi. Ben öyle dalmış gitmişim. O günlerin İstanbul'undan bahsederken..."(syf: 37) Böyle daha devam ediyordu nutuku. Ben daha fazla yazmak istemedim. Açıkçası şaşırdım ve eleştirme gereği duydum. Çünkü bu gördüğüm durum Tanzimat Edebiyatı 1. Dönemi'nde görülen bir durumdu. O dönem yazarların (Namık Kemal, Şinasi, Ahmet Mithat Efendi v.s) eserlerinde çokça gözlemlenir. Yazar hikayenin bir yerinde kahramana ya da olaya karşı yorum yapar, görüş bildirir. Ayrıca Kutlu, okura "seslenmeyi" bir kere yapmadı kitapta. Birkaç kez daha seslendi. İlk "Sıtkı" adlı hikayede seslendi. Ara ara da yorum yapmayı ihmal etmedi. " O güne kadar Atalay'ın yanına mümkün olduğu kadar fazla kalmış, mesleki sorular sormuş, hocası onu "işi ile ne kadar ilgili bir kız" şansın diye elinden geleni yapmış. Atalay buna inanmış. *Söyledik saftirik adam. *Kadınları hiç tanımıyor."(syf: 117) hatta bundan da ileri giderek Fotoğrafçı Sarhoş Mustafa öyküsü birebir
Uzun Hikâye
Uzun Hikâye
adlı kitabında da yer alıyormuş nitekim yazar kendisi söylüyor. Tek fark
Uzun Hikâye
Uzun Hikâye
'de fotoğrafçının adı Selami imiş. Hikaye ise birebir aynıymış. Açıkçası bu durum beni üzdü okurun düşüncelerini önemsemez gibi hem aynı hikâyeyi yazmış hem de kitap ile okur arasına girerek yorum yapmıştı. Böyle yaparak okuyucunun ne düşüneceğini kendisi yönlendirmiş oluyor. Bu da okuyucu açısından hoş bir durum değil. Kitabın sonunu da beğenmedim. Neden beğenmedim. Aceleye gelmişti bir an önce bitirme gayesi içinde olduğunu hissettirdi bana. Şöyle söyleyeyim başta hissedilen Yeşilçam tadı burda artık kabak tadı verdi, acı bir tat bıraktı damağımda. Hani olur ya televizyonda iyi bir dizi olur izletir kendini fakat bir anda senaristin acemiliğinden kötü bir final yapar ve orda noktalanır. Öyle hissettirdi bana kitabın sonu. Bu kadar eleştiriden sonra zincir halkalarına geri dönecek olursak (Umarım kafa karışıklığı olmamıştır). Bana göre hikayeyi ve bu iyilik halkasını en iyi anlatan şu diyalogtur: -- Bu bir serap olmasın hocam? -- Hayırrr... Bunca ilim adamı, sanatçı, siyasetçi yanılmış olamaz dediğim gibi muhalifleri temizlediler. Oysa biz korkmuş kapitalizmin aldatmaya dayalı sahte demokrasisinden öte gerçek demokrasiyi insan haklarını, özgürlüğü getirecektik.(syf: 23) #42554429 İyilik; içten, samimi, emek vererek yapılırsa iyilik olur. Emekle yapılır. Emeğin yanında olunur. Emek korunur. İyilik yayılır. İdeolojilere bağlı değildir. Kitapta da bu var, tek olan zincir halkaları bir masa etrafında toplandı. Hepsi emeklerini koydu masaya. Düşmüşün, acizin, yaşlının, gencin, çocuğun toplumun bir köşeye attığı insanların yanında oldular. Fakat onlarda insandı dertleri, acıları kalp kırıklıkları vardı. İyilikle, tebessümle o yaraları sarmayı tercih ettiler. İsimleri dörtler makamı oldu. Öylece anıldı. "Böyledir Biz de iyiler ölmez"(syf:151) Keyifli okumalar dilerim.
İyiler Ölmez
İyiler ÖlmezMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20165.2k okunma
·
44 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.