Gönderi

80 syf.
·
Not rated
·
Read in 12 hours
“Beni en çok suçtan arınmışlığım tedirgin ediyor.” diyor, Hasan Ali Toptaş. Sizi de etmiyor mu? Ama buraya yeniden döneceğim, şimdi kitabı konuşalım. Yeni biçimler denenerek dönüştürülmüş üç menkıbeden oluşuyor Rahel Tanrı ile Hesaplaşıyor. Üç hikaye de Tanrı, insanların acziyeti ve insanların olmak istedikleri üzerine. Spoiler vermek doğru mudur bilemem ama spoiler kavramının da tarihe karışması gerektiğini düşünüyorum zaten. Artık yeni eserler daha çok yolun sonuna ulaşmak maksadıyla değil yolculuğun verdiği haz üzerine kuruluyor. Konudan biraz sapacak olursam ilk olarak Nabokov’un
Karanlıkta Kahkaha
Karanlıkta Kahkaha
kitabını örnek verebilirim. Bu eserde kitabın içeriği ile sonu en başta, ilk paragrafta okura veriliyordu. Yazar, kendine o kadar güveniyor ki “Ben eserin sonunu dahi versem sen elinden tuttuğun bu kitabı okumak isteyeceksin.” mesajı veriyordu. Gerçekten de önemli olan yol mudur yoksa yolu kat ederken zevk almak mı? Ben ikincisini tercih ediyorum. Kelimelerin art arda dizilişi, betimlemelerin, ruhsal tahlillerin yerli yerinde oluşu da az şey değil. O yüzden incelememin içinde bolca spoiler dedikleri ham okuru küstüren “şeylerden” olacak. İlk öykü Rahel ile Tanrı arasında geçen bir tartışmadan oluşuyor. Tartışma da demeyeyim, Rahel’in insanları kurtarmak için Tanrı’ya af dilerce yakarması belki de. Öykünün temasını kıskançlık ve kıskançlığın zehirleyici etkisi oluşturuyor. Öykünün dilini sevdim. Dilinde öteki öykülere de benzeyen dini bir huşu vardı. Yer yer İncil’in şiirsel diline benzeyen lirik cümleler bulunuyordu. İncil’deki menkıbelerin müzikalitesini sevdiğim gibi bunu da sevdim. İkinci hikaye, Nuh’un gönderdiği üç kuştan sonuncusunun geri dönmeyişi üzerineydi. Bilindiği gibi geminin içindelerken Nuh üç kuş gönderir. İki kuş konacak yer bulamadığı için geri döner. Sonuncu kuş ise dağlara, tepelere kavuşur ve bir daha Nuh’a geri dönmez. Yazarın bunu hatırlayıp üzerine öykü yazmasını çok yaratıcı buldum. Tam da yaratıcı yazarlık gibi kurslarda konu olarak verilebilecek cinstendi. İsteyen herkes bu konunun devamına dair kendince bir öykü yazabilir. En derin öykü ise sonuncusu Ölümsüz Kardeşin Gözleri oldu. Öykünün kahramanı Virata tıpkı Hermann Hesse’in Siddhartha’sı gibi gerçeğinin peşine düşmüş bir karakterdi. Öyküyü okurken sanki yıllar öncesine dönüp, yine Siddhartha’yı hatırlayıp gülümsedim. Öyküde hoşuma giden ayrıntı, bir kişinin suçlu olarak Virata’nın önüne getirilişi, Virata’nın da onun toplum tarafından o hale getirildiğine inanarak onun yerine zindana inişiydi. Sonuçta On İki Kızgın Adam filminde tek bir kişi nasıl geriye kalan on bir kişiyi argümanlarıyla etkilediyse Virata da aynısını yaptı. Ama karşısındaki on bir kişiyi değil, kaldığı zindanda her gün kendini yenerek. Ama Virata ne yaparsa yapsın “güçten” gücün tahrip edici etkisinin kendine verdiği onulmaz etkiden kurtulamadı. Ünlü bir savaşçıyken, ülkenin en ünlü yargıcı iken bir köpek bakıcısına dönüşmeyi, bir köle gibi çöplükte ölmeyi tercih etti. Şimdi en baştaki soru: “Sizi de suçtan arınmışlığınız tedirgin etmiyor mu?”
Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor
Rahel Tanrı’yla HesaplaşıyorStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202119.6k okunma
··
104 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.