Sana kahve ısmarlayayım mı?
Tabii, olur.
Gidelim.
Beni takip et.
Fosom'da 7 yıl...
3 yılı hücrede.
Ondan önce de McNeil'da.
Orası söylendiği kadar
kötü müydü?
Hapishane uzmanı olmak
mı istiyorsun?
Hapse geri mi dönmek
istiyorsun?
Bazı çeteleri bıkmadan izledim, hata
yaptılar. Onları içeri tıktım.
Bunu mu istiyorsun?
Demek ki onlar
beceriksizmiş.
Ben her türlüsünü
yakaladım.
Beni "kaybedeceğim" yazılı dövmemle
bir içki dükkanını soyarken gördün mü?
-Görmedim.
-Doğru.
Ben hapse geri
dönmeyeceğim.
O zaman hiçbir
yeri soyma.
Ben en iyi yaptığım
işi yaparım.
Soygun yaparım. Sen de en iyi yaptığın işi
yapıp benim gibileri yakalarsın.
Hiç normal bir hayat
istemedin mi?
Ne o?
Mangal ve futbol mu?
Evet.
-Senin hayatın normal mi?
-Hayır, benim hayatım,
Benim hayatım afet
bölgesi gibi.
Gerçek babası aşağılığın
teki olan,
Sorunlu bir üvey kızım var.
Bir karım var.
Evliliğimiz yokuş aşağı gidiyor.
Bu üçüncü evliliğim.
Çünkü tüm zamanımı senin gibileri yakalamak
için sokakta geçiriyorum. Hayatım bu işte.
Bir gün biri bana
şöyle demişti:
"Hayatına ilişki sokma ki,
polis baskını olacağını hissettiğinde,
30 saniye içinde her
şeyi bırakıp gidebilesin."
Sen beni izlersen,
gittiğim yerlere gidersen,
Evliliğini devam ettirmeyi
nasıl düşünürsün?
İlginç bir nokta.
Nesin sen, rahip mi?
Bir kadınım var.
Ona ne iş yaptığını söyledin?
Satıcıyım dedim.
Yani ben seni
yakalamaya gelince,
O kadını bırakıp gidecek
misin?
-Hoşçakal bile demeden?
-Buna disiplin denir.
-Çok sığ bir düşünce.
-Neyse ne!
Ya böyle davranırız ya da
başka bir iş yaparız.
Başka bir iş yapmayı
bilmiyorum.
Ben de.
Yapmak istediğim de
söylenemez.
Katılıyorum.
Devamlı aynı rüyayı
görüyorum.
Büyük bir şölen masasında oturuyorum. Üzerinde
çalıştığım bütün cinayetlerin kurbanları da orada.
Bana boş göz
çukurlarıyla bakıyorlar.
Çünkü başlarından vuruldukları
için ağır kanamaları var.
O vücudu balon gibi şişmiş
olanlar da orada.
Çünkü onları öldürdükten
2 hafta sonra bulmuştum.
Komşular kokudan
şikayetçi olmuşlardı.
İşte hepsi orada..
Karşımda oturuyorlar.
Ne diyorlar?
-Hiçbir şey.
-Konuşmuyorlar mı?
Hayır, söyleyecek
bir şeyleri yok.
Sadece birbirimize
bakıyoruz.
Orada oturup,
Bana bakıyorlar.
O kadar.
Benim de devamlı boğulduğum
bir kabusum var.
Uyanmam gerek,
yoksa boğulup öleceğim.
Bu ne anlama geliyor?
Yeterli zamanım var demek.
İstediklerini yapacak,
zamanın mı var?
Evet, öyle.
-İstediklerini yapıyorsun.
-Daha değil.
Bak, burada iki
dost gibi,
Oturmuş konuşuyoruz. Sen yapman gerekeni
yap, ben de yapmam gerekeni yapayım.
Yüz yüzeyken söyleyeyim,
Seni vurmam gerekirse,
bu hiç hoşuma gitmez.
Ama seninle,
Dul bırakacağın, bir karısı olan bir
adam arasında seçim yapacak olursam,
Dostum,
Sen kesinlikle ölürsün.
Olaya bir de öteki
tarafından bak.
Ya beni köşeye
kıstırırsan da,
Ben seni öldürmek
zorunda kalırsam?
Ne olursa olsun,
Beni durdurmana
izin vermem.
Yüz yüze konuştuk.
Ama bir an için bile,
tereddüt etmem.
Belki de öyle olur.
Ya da.. Kim bilir?
Belki birbirimizi bir
daha hiç görmeyiz.