Gönderi

496 syf.
·
Puan vermedi
·
448 günde okudu
Faruk Duman'ın son çıkan kitabı, yazarın bütün öykü kitaplarının bir araya getirilmiş hâli. Bu, benim bir süredir yapmayı düşündüğüm şeyi yapabilme fırsatı tanımış oldu bana: yazarı neden sevdiğimi daha iyi anlamak, ve kendimce, daha iyi okuyabilmek için bir fırsattı, bir fırsat oldu benim için. Aylara yayarak, yazarın bütün öykü kitaplarını yeniden okuyacağım bu kitap sayesinde. Geçen sene 8 ayda bitirdiğim "Yerdeniz" serisinde yaşadığımın bir benzerini yaşayacağım: bir çeşit Yerdoğa, Yerorman serisi okumuş olacağım; çünkü Faruk Duman varsa, öykülerde, mutlaka doğa ve mutlaka orman da vardır. 1- SESLERDE BAŞKA SESLER "Zeytin Taneleri Birbirine Çarpıyor"u okumaya başladığımda, yazarın 1997 yılında, henüz 23 yaşındayken basılan ilk kitabı "Seslerde Başka Sesler"i bir kaç güne yayarak okudum ve gördüklerim ve hatırladıklarım şu oldu: 23 yaşında bir yazarın bu kadar yetkin, bütün öykülerde kesinlikle birbirine tutmuş bir üslûp ve dil kullanabilmesi takdiri hak edecek bir nitelik. Faruk Duman'ın ilk kitabı, ilk kitabını yazmış bir yazar hissi vermiyor kesinlikle. Her öyküde, ama her öyküde bu gerçeği bir kez daha görüyoruz. "Seslerde Başka Sesler"in 1997 yılında çıkan baskısındaki öykü sıralaması, "Zeytin Taneleri Birbirine Çarpıyor"da değişmiş. Bunu çok beğendim. Yeni sıralama bana daha etkileyici geldi, her ne kadar bu seçim yazarın seçimi olmasa da bu yeni sıralamaya göre yazarın öykü dünyasının ana mekânı olan doğa, orman son iki öyküde, kitabın sonlarında karşımıza çıkarılmış oluyor: diğer öykü kitaplarına bir çeşit giriş niteliğinde gibi. Ayrıca son öykü, aslında ilk basımda bir başka öykünün son kısmıyken yeni kitapta ayrı bir öykü başlığıyla verilmiş. Kitabın ana meseleleri ise ânda hem şu ana, hem geçmişe bakarak hatırlayan, hatırladıkları şeyler, olaylar arasında rahatça takip edebileceğimiz izler, patikalar koymayan kişiler, çocuklar, erkekler ve kadınlar, bunların bazıları yazarın çocukluğu, belki de çoğu, kimbilir. Bu insanlar aynı kişinin, kişilerin başka yaşlarda başka zamanları, olayları hatırlayan kişiler de olabilirler. Ancak neredeyse her öyküde bulunduğumuz andan geçmişe bir çağrışımla dönen, an ve geçmiş arasında gidip gelerek bize hangi andan söz edildiğini anlamamızı zorlaştıran ya da kolaylaştırmayan bir üslûpla, bir akışla söyleyen karakterlerini bazen hangi cinsiyetten dahi olduğunu öykünün ilerleyen sayfalarına dek anlayamadığımız zihinler olduğunu söyleyebiliriz: seslerde başka sesler, yani kendi iç sesi, ve hatırladıklarının sesleri bir birine karışan, imgelerin birbirine karıştığı, ama dilin güzelliği ile hepsinin aynı mekânda, bir mekân olarak dilde buluştuğu öyküler bunlar. Kitapta yazarın kurduğu, kesinlikle tutmuş, olmuş hissi veren üslûbu aksatıyor hissi veren iki ya da üç öykü yer alıyor; bunlar kitabın verdiği lezzeti, aldığımız tadı bozmasa da her öyküde beklediğimiz çıtayı yukarı da çıkarmıyorlar; ancak hem öykülerin yeni sıralaması, hem de yeni öykü, kitabın son öyküsü kitabın orijinal havasını daha ileri bir düzeye çıkarıyor diyebiliriz. Cümleler uzun değil, ama hissiyat, duygular akıyor ve hiç tıkanma, zorlama, sahte bir his vermiyor. Bir yazarın bunu ilk kitabında yapabilmesi övgüye hakikaten değer. Acaba ne kadar zamanda yazdı, önce hangilerini yazdı, nerede yazdı bu öyküleri... hepsini sormak öğrenmek istiyorum, öykülerin yazarın kişisel dünyası için ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorum; ama onlar bir yandan benim tam da istediğim gibiler: bir şey, bir şeyler anlatıyorlar, ama aynı zamanda bir şeyleri işaret edip, ima edip, gösterip kenara da çekiliyorlar..sanki art arda sıralanmaları da yetiyor gibi... arada görünüp kaybolan görüntüler, imgeler gibi... zihnin hatırlıyor olması yeterli sanki, onların bir öyküye dönüşüyor olmasından çok dönüşememesi ama hatıra olarak eksik, yarım halleriyle verdiği gerçek hissi. Faruk Duman okumaya devam...
Zeytin Taneleri Birbirine Çarpıyor
Zeytin Taneleri Birbirine ÇarpıyorFaruk Duman · Hep Kitap · 201941 okunma
·
188 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.