Gönderi

Hâlbuki gerek komünistler, gerek Naziler bilirler ki, ferdî hürriyete hakikâten inananlarla kendileri arasında hiçbir anlaşma mümkün değildir.    Her iki partinin resmî propagandaları yüzünden hataya düşenlerin tereddütlerini gidermek için, her türlü şüpheden münezzeh, salâhiyetti bir kimseden sadır olan birkaç söz daha zikredeceğim. Alman dinî sosyalizminin şeflerinden biri, profesör Eduard Heimann, "Liberalizmin Yeniden Keşfi" gibi mânâlı bir isim taşıyan bir makalesinde, şunları söylüyor:   Hitlerizm, hem hakikî demokrasi, hem de hakikî sosyalizm olmak iddiasındadır ve korkunç hakikât şudur ki, bu iddialarda bir zerrecik de olsa doğru bir taraf vardır. Son derece küçük olmakla beraber, muazzam tahriflere temel teşkil etmeye kâfi bir hakikât zerresi. Hatta Hitlerizm Hıristiyanlığın koruyucusu rolünü bile takınacak kadar ileri gitmektedir ve korkunç hakikât şudur ki, bu kadar aşikâr bir şekilde hatalı olan bu tefsir bile az çok tesir yapabilecek durumdadır. Fakat sisler arasından şu hakikât tam bir vuzuhla yükselmektedir. Hitler hiçbir vakit hakikî liberalizmi temsil ettiğini iddia etmemiştir. Demek ki liberalizm, Hitler'in en fazla nefret ettiği doktrin olmak mazhariyetine mâliktir.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.