Gönderi

Düdükler iniltili, gemi ağlamaklıdır Teknemiz rıhtımdan koparken ağır ağır Bilirim, artık yuvam denizdir benim Yine de yaşla dolar gözlerim Ayrılırken dostlarım, ayrılırken Mutlu yaşadığım o liman kentinden Denizle ilgili bu şarkı Mişima'nın Denizi Yitiren Denizci romanındaki İkinci Kaptan Tyuji Tsukazaki'nin en sevdiği şarkıdır. Gemiler de AĞlarmış yayımlandıktan çok sonra okudum bu kitabı. Ayrıntılarında bulduğum bağlar, uzak denizlerin birbirinden habersiz ama birbirine benzer adacıkları gibiydi. Mişima da geminin ağlayan yüzünü görüp göstermek istemişti. O da denizi " sonsuz miktardaki su" diye tanımlamıştı: "Altınızdan akıp geçen sonsuz miktardaki bu su, susuzluğunuzu gideremez"(s.41) Mişima her iki tarafın, kara ile denizin birbirine bakışını anlatıyordu. İkinci Kaptan Ryuji, denizi bir kadına benzetiyor, "Tanrı'nın günü çelik bir gemide kapalı kalan bizler için, deniz tıpkı bir kadın gibidir," diyordu. "Durgunluğu ve fırtınalarıyla, kaprisleriyle, batan güneşi yansıtan göğsünün güzelliğiyle bu benzerlik ortadır. Daha da ötesi, denizin üzerinde uzanan ve denizin üzerinde gidip gelen, yine de denizin kendini vermeyi reddettiği bir geminin içindesiniz"(s.41) Mişima'nın gemicisinin denize yüklediği anlam, karaya bağlanma arzusuyla ilgilidir. (Cemil Kavukçu - Örümcek Kapanı) Denizi kadına benzetme ile ilgili bende bir şey ekleyeyim. Ernest Hemingway Yaşlı Adam ve Deniz kitabında, balıkçı olan yaşlı adam karakteri, denizi bir kadın gibi görmekte; onu her zaman veren bir şey, ya da büyük yararlar sağlayan bir kaynak olarak düşünmekte ve eğer azıp etrafına kötülük verecek olursa, bunu iradesi dışında, doğası gereği yaptığını kabul etmektedir.
·
7 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.