Bir şiir kitabı nasıl yorumlanır, bilmiyorum. Hakkında birkaç kelam edilebilir belki ama yorumlanamaz bence, çünkü şiir türler içerisinde en özel yere sahip olandır bana göre. Şiiri yorumlamak kendi hayatımızın üstünden geçmek gibidir. Dönüp altı çizili dizelere baktığınızda her biri sizin yaşamınızdan izler taşır.
Şükrü Erbaş da bu eserinde hem sizin ruhunuza dokunan kendi şiirlerine yer vermiş hem de şiirlere uyan başka şair dizelerinden alıntılar yapmış. Son sayfasına da bir Yozgat yazısı iliştirerek Bağbozumu Şarkıları'nın kapağını kendisine kapatıp okura açmış.
Şükrü Erbaş' ın şiirlerine başlangıcım birçok okuru gibi "Ömür Hanım'la Güz Konuşmaları" adlı şiiri ile olmuştu, gerisi zaten geliyor şiiri okuduktan sonra.. ️
Birkaç alıntı bırakarak gidiyorum, şimdilik :
.
"Dünya bir gölgelikmiş*
Doğan ve batan günden öğrendim."
.
.
"Sevgilim
Yoksulluktur biraz da
Yüzünde gamzelenip duran sözlerim."
.
.
"Kimse kendinden bir yere gitmiyor
Yaşıyoruz sessizce yaramızı severek."
.
.
"Hangi acıyla yaprak dökersek dökelim
İnsan kendini seveceği bir dünya buluyor."
.
.
"Mezarlıktan denize doğru
Bir erguvan yolculuğu
İki dünya birbirine dolaşıyor."
.
.
"Bahçenin ortasında bir torba tuz
Domates fidelerimi yiyorlar, diyor
Salyangozlar bu kötülüğü bilmiyor."
.
.
"Dağlar dilsiz ustalardır ve suskun öğrenciler yetiştirirler."**
.
.
"Kar olmasaydı, bozkırın yalnızlığı eksik kalırdı."
.
.
" 'Her şey daha çok zaman olsun diye hızlandı. Zaman ise gittikçe azalmakta.' diyen Canetti'nin acısı Yozgat'ın da yazgısı."
.
.
*bir Kütahya türküsü
**Goethe