Gönderi

Piçler ve Tanrı birçok konu hakkında farklı düşünür. Ancak piçler bu görüş ayrılığını kine dönüştürecek kadar konuyu önemsemezler. Oysa Tanrı’nın bu olgunlukta olduğunu düşünmez ve kendilerinden nefret ettiğini bilirler. Ancak Tanrı'nın adlarına biçtiği hiçbir cezanın vereceği acının kendilerine ısmarladıklarından daha koyu olamayacağını da bilirler. İki ayağı üzerinde sürünen hayvanlar olarak cehenneme sadece bronzlaşmak için gideceklerinden emindirler. Ayrıca, sadece İslam dininde bile doksan dokuz adı olan bir varlığın çok kalabalık olduğunu düşünür ve layık oldukları mutlak yalnızlığın Tanrı’nın evrenini reddetmekten geçtiğine inanırlar. Ruhlarını yaratmış olduğunu bildikleri halde Tanrı'nın beceriksizliğine ortak olmamak için O’nu umursamaz, aralarına almaz ve kendileriyle oynatmazlar. Yaratılmış evrenin içinde bir araya getirilmiş insan, dünya ve hayatın hiçbirini heyecan verici bulmayan piçler, “Hayatın anlamı nedir?” olan insanlığın temel sorusunun yanıtını merak etmez ve aramazlar çünkü hayatın anlamının da en az hayatın kendisi kadar aptalca olduğunu bilirler. Sorunun yanıtının iyilik, sevgi, aşk, dostluk, inanç gibi insani erdemlerden biri olabileceği ihtimaliyle alay ederek zaman geçirirler. Çünkü Tanrı, insan, dünya ve hayatı öylesine amatörce bir araya getirmiştir ki insan, dünya ve hayattan nefret etmiştir. Evrenin büyük bir yatırım olduğunu kabul eden piçler, bunun ölü bir yatırım olduğunu da bilirler. Doğanın ve organizmaların mükemmel işleyişlerinin, Discovery Channel’daki hayvani mucizeler gibi komik gösterilerin bu yatırımı kurtaramayacak kadar zayıf girişimler olduğuna inanırlar. Piçlere göre Tanrı iyi niyetlidir ama yaratmak da iyi niyetten fazlasını gerektirir.
Sayfa 200Kitabı okudu
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.