YouTube kitap kanalımda Marcel Proust'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
youtube.com/watch?v=n5e0iz7...
"Proustçu evren, parçalar halindeki bir evrendir, parçaları da parçalar halindeki başka evrenleri içerir."
Gilles Deleuze
Hepimiz hayatlarımız boyunca aşık olabilmeyi ya da en azından aşk duygusuna sahip olmayı isteriz. Aşk kümesi çizgilerinin düşman rakipler tarafından kıskançlık koçbaşılarıyla aşılmaya çalışıldığı yerde, aşk, dışarıdan maddi bir sur gibi algılanır. Oysaki Mimar Sinan'ın çıraklık, kalfalık ve ustalık eserlerinde ya da tasavvuftaki "hamdım, piştim, yandım" sıralamasında olduğu gibi
Marcel Proust'un da kendisi için belirlediği "boşa harcadığımız zaman, kayıp zaman, ele geçirilen zaman ve yakalanan zaman" şeklinde bir zaman hiyerarşisi vardır. Marcel İhtiyaçlar Hiyerarşisi'nin tepesine ise maddi göstergelerin beyhudeliğinden vazgeçişle birlikte uyanan sanat arayışının, kitap karakterlerini manevileştirdiği noktayla birlikte ulaşılır.
Peki aşk, halihazırda sahipsiz bir çocuk gibi onu sahiplenmemizi mi bekler, yoksa içimizde doğuştan yüklenmiş ve keşfedilip açığa çıkarılmayı bekleyen madeni bir öz müdür?
Berger'ın
Görme Biçimleri kitabında belirtildiğine benzer olarak, gözlerimizin bizzat gördüğü henüz maneviyatıyla tanışılmamış maddi görünüşe sahip olmak ve hayalimizdeki aşk çerçevesinin içinde bulunan kadının kendisine sahip olmak arasında ince bir çizgi vardır. Beğendiğimiz bir resmi aldığımızda nasıl ki o resme sahip olmuş gibi bir kibre bürünürsek, beğendiğimiz insanın peşinden koşturup aşk kavramını ona yakıştırdığımızda da o kişiyi ona sahip olma istencimizle doldururuz. Peki aşk ya da kişinin kendi kimliğini, kendi özbilincini inşa edebilmesi geçmişteki boşlukların doldurulmasıyla mı yoksa dolulukların boşaltılmasıyla mı gerçekleşir?
Tezatlıklar noktasında, Kayıp Zamanın İzinde serisinde ön plana çıkan zaman ve mekan sıçramaları, okurunu soğuk bir kış gününde nilüferlerin
Marcel Proust kitapları olduğu bir edebiyat nehrinde aşk göstergelerinin aldatıcılığı, sosyete göstergelerinin boşluğu ve vasatlığı, duyumsanabilir çevre göstergelerinin maddiyatı arasında sıçrama kararsızlığına büründüren bir kurbağaya döndürür.
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde özelinde ise esas amaç Berma, Albertine, Andree vs. gibi karakterleri geçmişin mimikleriyle bir kil ustasının ilk şeklinden son şeklini verene kadar yoğurduğu bir karakter çalışma tezgahındaki gibi elde edip kenara atmaktansa, bu yoğurulmak için bekleyen silüetlerin salt somutluklarının ardında ne kadar sanatsal içselleştirmelerin yatabileceği potansiyelinin arayışıyla bağıntılıdır.
"Berma'nın bir jesti bir heykelin duruşunu çağrıştırdığı için güzeldir. Aynı şekilde Vinteuil'ün müziği, Boulogne Ormanı'nda bir gezintiyi çağrıştırdığı için güzeldir." (s. 44)
Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir eserinde belirtildiği üzere Marcel Proust'un babası olan Adrien Proust'un başarılarını kıskanmasıyla birlikte evrilen yazıp yazmama ikilemleri, Proust'un gençlik dönemlerinde kadınlardan aldığı olumsuz cevapların akabininde gelen varoluşsal edebi sancılar, Proust'un sıkıcı ve faydasız aristokrat arkadaşları, Proust'un aslında edebiyata ve yazmaya o kadar yeteneğinin olmamasından sonra gelen hayal kırıklıkları, acılar ve rahatsızlıklar dizisinin baharlaşmaya başladığı bir üründür
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde. Zaten Kayıp Zamanın İzinde serisi de zaman, mekan ve karakterlerin hayal kırıklıkları dizisi şeklinde örgülenmesiyle birlikte oluşmuş bir zaman yakalama mekanizmasıdır.
Kum ve Köpük kitabındaki "Şayet kış; "Bahar kalbimdedir benim." deseydi, kim inanırdı kışa?" aforizmasında, kış Proust'un yazamadığı zamanlar, baharlaşmaya başlayan zamanları ise
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde kitabıdır. Zira çiçek açmanın başlaması bize baharı hatırlatır. Gölgesinde dinlenebileceğimiz ağaçların varlığı bize hâlâ bir yerlerde mevsimlerin süregeldiğini hatırlatan yegane kanıtlardır.
Proustçu evrenin içindeki
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde evreni, hayal kırıklıkları dizisinin başlarındaki ilk halkalardan biridir. Bir şehre gittiğimizde üst beklentilerimizin dışında sonuçlarla karşılaştığımızda hayal kırıklığı fidanımıza su vermiş oluruz. Misal, tırtıl, kendisini küçük, hayatı boyunca yürümeye ve ezilmeye mahkum bir canlı olarak görür. Ne zaman ki kendisini kozalaştırır ve kelebeğe dönüşür, işte o zaman uçma yeteneğine kavuşur.
Marcel Proust'un kendini edebiyat anlamında küçük görme tırtıllığından, usta bir kelebek yazar olmaya erişmesi için oluşturmaya başladığı bir kozadır. Kozanın adı hayal kırıklıkları, acılar ve rahatsızlıkların insanın manevi özünü bulma arayışıdır.
Onlarca sayfa boyunca bir kız grubunun içinde sanatsal maneviyat potansiyeli yüklenecek kızın arayışı ön plana çıkar
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde kitabında. "Ama daha ayrıntılı, sevgili dostum, çok hızlı gitmeyin." felsefesini savunan Proust'a göre annesiyle mektuplaşmalarında kendi uyku düzenini uzun uzadıya detaylandırması gibi bir yoğunlukta aşk, sosyete, duyumsanabilirlik ve sanat göstergeleri de hayatın anlık akışında detaylanabilir. Bu yüzden
Swann'ların Tarafı incelemesinde de dediğim gibi, Kayıp Zamanın İzinde serisinde zamanın sınır nöbetçisi Proust'tur.
Göstergebilim detaylarınca aşkın dostluktan daha çok gösterge içermesi potansiyeli ile Proust'un romanındaki genç kızlara bilinçsizce bir çiçek açtırması arasındaki atom çarpışmaları, romandaki karakterlerin çehrelerinin birlikten çoğullaşmasına ve anıtlarla dolu bir sokağın yandan görünen perspektifini hatırlatırcasına eklektik bir detaya kavuşur. Nitekim,
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde kitabının duygulanımlarının maddiliğini aşmak için çabalayacaktır. Edebiyat atomunun parçalanma evrelerinin maddilikleri arasında kaybolan okur, en sonunda ortaya devasa bir maneviyat enerjisi açığa çıkarmak için uğraşır.
"Arayış'ın ritmini, yalnızca belleğin katkıları ya da tortuları
değil, süreksiz hayal kırıklığı dizileri ve her dizide bunların aşılması için uygulanan yollar belirler." (s. 34)
Proust ve Göstergeler
Yeterince nesnel bir inceleme yazabildik mi? Proust da böyle olmamı isterdi eminim ki. Serinin karakterlerinin başlangıç koflukları gibi biz de okurlar olarak henüz çıraklar sayılırız. Nesnel bir yorum girişiminde bulunmama rağmen bu inceleme ne kadar hayal kırıklığıyla sonuçlanırsa, ileride yazacak olduğum incelemelerde edineceğim ve geçmişin raptiyelerine yönelteceğim çağrışım kağıtlarım beni mutlaka öznel bir yorum çaresine ulaştıracaktır.
"Her çıraklık çizgisi şu iki andan geçer: Nesnel bir yorum girişiminden kaynaklanan hayal kırıklığı, sonra da çağrışımsal tümeller inşa ettiğimiz öznel bir yorumla bu hayal kırıklığına çare bulma girişimi." (s. 44)
Daha pek çok Proust özelinde yardımcı kitap var böyle ama şimdilik benim ağıma yakalananlar bunlar oldu ve bir bakıma kendi okuduklarımı da pekiştirmek amacıyla, unutmamak için yazıyorum. Görme Biçimleri, Proust'tan hiç bahsetmemiş olsa bile insanın sahip olma istencini tablolarla ve sanatla açıklayan en iyi kitaplardan biri. Çok keyif almıştım.
Ama belirtmem gerekir ki,
Proust ve Göstergeler kitabı Proust'un bu kitabından daha zor. Açıklamaya çalışayım derken daha da zorlaştırmış adam kitabı. :))