Ali Ertekin cinayeti nerede ve nasıl işlediğini
polisteki ifadesinde şöyle anlatmıştır:
"Yolumuza devam ediyorduk.Söylediği sözler
bende kendisine karşı nefret uyandırmıştı.Ele
vermek istedim.Kendisini yanlış yola saptırdım,bir
dereye indik. Sabahattin Ali'ye dedim ki:'Karşıda Sazara,Hediye
köyleri görülüyor.O köylerin yanında Bulgar
hudut köyleri var,fakat yorgunuz,bu geceyi
burada geçirelim, yarın akşam hududu
geçeriz.'Razı oldu.Ateş yaktık.Geceledik.Ceketini
çıkarıp yastık yaptı,yattı.Arkası dönüktü.Artık benim için de yapacak başka bir şey
kalmamıştı.Kendisini bayıltıp karakola veya
köylülere teslim edebilmek için yolda kestiğim ve
elimde taşıdığım sopayı kaldırarak omzuna
indirdim.Sabahattin Ali inleyerek yere uzandı ve
tekrar yerinden kalkmaya teşebbüs edince,belki beni cebinde tabanca varsa vurur endişesiyle bu
sefer ikinci bir darbe salladım.Bu vuruşum başının
sol tarafına isabet etti.Suratı,gözlükleri ve kulağı
kan içindeydi.Arkasından aynı şiddetle bir daha
vurdum,yere yıkıldı,ağzından burnundan kanlar
boşandı.Dikkat ettim.Hafif hafif nefes alıyordu.Daha vurdum.Nefesi kesildi ve öldü." Dava boyunca,cinayet nedenini milli duygulara
bağlayan,vatanı kötülüklerden koruduğunu iddaa
eden Ali Ertekin,"Dört yıl hapis cezasına
çarptırılmış,aynı yıl çıkan aftan yararlanarak
serbest bırakılmıştır.
Sabahattin Ali'yi saygıyla anıyoruz. 2 Nisan 1948.