Gönderi

Miraç kandilimiz mübarek olsun
Çıktın şeb-i mi’rac’dâ eflâke ey reşk-i melek Yûnus’la fark-ı rif’atin beyne’s-semâû ve’s-semek Envâr-ı subh-i vuslatın vecd-âver-i ehl-i yakîn Deycûr-ı şâm-ı firkatin zulmet res-i erbâb-ı şek Zâil olur mû dîdeden eşkimle nakş-ı ârızın Kâbil değildir eylemek, âyîneden timsâl-i hâk Makbûl olursâ eyleyem îsâr, cism û cânımı Bir çâker-i memlûk içün çok mû fedâ-yi mâmelek Rûhî, hayâl-i Mustafâ olmuş sanâ ni’me’r-refîk Her kande azm eyler isen, azm eyle, Allâh ma’ek Mealen buyuruyor ki Hazretim: Ey melekleri kıskandıran! Mi’rac gecesi göklere çıktığında, Yûnus Peygamber’le aranızdaki mânevî yükseklik farkı, arş ile ferş arası (gökyüzüyü nerde balık nerde) kadardı. Senin Allâh’a varışının sabahındaki ışıklar, Mi’racından şüphe etmeyen inananlarını, vecde getirdi; ayrılık akşamının karanlığı da şüphe edenlerin karanlığını götürdü. Gözdeki tasavvurun gözyaşlarımla geçip gider mi? Aynada görünenleri kazımak ne mümkün… Eğer makbûl olursa, rûhumu ve bedenimi uğrunda saçıp dağıtayım; bir köle için efendisine her şeyini fedâ etmek çok mu? Rûhî, Habibin Mustafâ’nın hayâli sana ne de güzel yoldaş olmuş artık her nereye gitme kararındaysan, durma; Allah beraberindedir, sevdiğin yanındadır. Şâir Ali Rûhi Bey (v. 1890) Naat-ı Şerifin Sami Efendi elinden (1912) ta’lik levhaya aşk edilmesi i.hizliresim.com/V9Jy5B.jpg umutrehberi.com/2017/04/13/sora...
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.