Gönderi

176 syf.
8/10 puan verdi
Herkesin kendine uygun bir ahlak tanımı vardır. Kimine göre eşini aldatmak ahlaksızlık değildir, kimine göre karşı cinsten biriyle oturmak ahlaksızlıktır; bir kısım insan için kürtaj doğal bir hakken, bir kısım insan içinse cinayettir; evlilik dışı cinsellik bazıları için sıradan durumken, bazıları için normalleştirilmemesi gereken bir eylemdir. Peki bu ahlak ikilemlerinin kaynağı nedir? İnsan doğası mıdır, insan çeşitliliği midir, bizi birbirimizden ayıran toplum mudur, ya da bizi aynılaştıran toplum mudur? Ahlak yasalarını kim çıkarmıştır, kesin bir ahlak yasası var mıdır, insan bir ağacın tepesinde mamut avlarken de ‘’ahlaklı’’ mıdır, ilkel topluluklar ahlaksız mıdır, insanın ‘’ahlaksız’’ olmasının sebebi uygarlaşma mıdır? Niçin ahlak söz konusu olduğunda katı bir biçimde birbirimizden ayrılırız; birbirimizi öldürecek, hakaret edecek, taciz edecek kadar ileri gideriz? Bu kitap bu sorulara yanıt bulmaya çalışan insanlar için, bu sorulara yanıt veren filozofların görüşlerini içeriyor. Kitabın da belirttiği gibi, bütün sorularara cevap veremese de - doğal olarak - onlar üzerinde daha bilinçli bir şekilde düşünmemizi sağlıyor. On merkezi soruyla bizi düşündürerek işe başlıyor: Ahlak yasaları ile toplum yasaları arasında fark var mıdır? Varsa neden? İnsanlar gerçekte nasıldır: Bencil ve açgözlü mü yoksa cömert ve iyi mi? Bazı insanlar diğerlerinden daha mı ahlaklıdır yoksa herkesin iyilik kapasitesi aynı mıdır? Çocuklara ahlaklı davranmayı öğretmenin iyi yolları var mıdır? Kimsenin kimseye neyin iyi neyin kötü olduğunu söyleme hakkı var mıdır? Hep yanlış bulunan fiiller var mıdır (mesela çocuklara işkence yapmak gibi) Varsa bunlar nelerdir? ‘’Niçin iyi bir insan olmalıyım?’’ sorusunun en iyi cevabı sizce nedir? Etik özel bir tür bilgi midir? Şayet öyleyse nasıl bir özelliği vardır ve bu bilgiyi nasıl ediniriz? Ahlak bir dizi kurala uymak mıdır yoksa yaptıklarımızın sonuçlarını dikkatle düşünmek mi? İnsanların ‘’cinayetin yanlış olduğunu biliyorum’’ derken kastedilen bilgi midir yoksa kuvvetli bir kanı mı? Kitapta etik hakkında söylenmiş sözlerin çoğuna yer veriliyor. Bunların ani bombardımanına uğrayınca birden kafa karışıklığı yaratabiliyor, ama neticede felsefe hakkında hangi kitabı okursak okuyalım sonuç değişmiyor. Kitabın akışı karikatürlerle ve yer yer hicivlerle daha anlaşılır kılınmış ve bu alana yeni başlayanlar için çok faydalı. Fakat düşüncelere çok kısa değinilmiş ve yüzeysel kalıyor. Sadece düşünürlerin ahlakı temellendirme girişimlerine basitçe değinilmiş. O yüzden bir fikri okuduktan sonra mutlaka üzerine eğilmeniz gerekiyor. Kitaptaki bazı başlıklar şunlar: İnanç sistemlerinin toplumsal kökenleri, ahlak ve din, ahlakın kaynağının din olup olmadığı, ahlak ve insan doğası, ahlak ve genetik, ahlak ve toplum, göreciler, mutlakiyetçiler, ahlaki bilgi mümkün müdür sorunu, etiğin tarihi, Yunanlar ve felsefe, kölelik, Sokrates, Platon, Aristoteles, Kıbrıslı Zenon, Stoacılar, Epikurosçular, Hristiyanlığın yükselişi, Augustinus, Rönesans, hümanizmin yükselişi, Machiavelli ve Prens’i, Hobbes, Rousseau, Marx, ekonomik determinizm, Yararcılık, Jeremy Bentham, John Stuart Mill, hukuk ve ahlak, Bernard Willams, Immanuel Kant, David Hume, öznelciler, nesnelciler, Alfred Jules Ayer, duyguculuk, Sartre, varoluşçuluk, Freud, bilindışı, ahlaki özerklik, Lacan, 2. Dünya savaşının etiğe etkileri, aklın ‘’tehlikeleri’’, postmodern şüphecilik, Nietzsche, postmodern gelecek, süpermarket köleliği, Foucoult, modernizm, neo-kabileler, feminist etik, Martha Nussbaum, Mary Wollstonecraft, Julia Kristeva, erkekler ve kadınlar için ahlak, çevre etiği, insan merkezli etik, hayvan hakları, hayvanlar ve acı, hayvan deneyleri, kişi argümanı, şempanzeler kişi midir, etik ve ötenazi… Bunlar arasından çok zor sorular var fakat hepsi hakkında ciltlerce kitap yazılabilecek konular olduğu için ben de kitabın yaptığı gibi kısa tutuyorum. ‘’Etik zor bir alandır ve muhtemelen hep böyle kalacaktır. Kısmen insan doğasına bakılarak ele alınır, gerçi insan doğası denen şey de büyük bir kurmacadır.’’ ‘’ Herhangi bir insan bilgisinin, özellikle de insanın kendisine dair bilginin kesinliğinden emin olmak çok güç. Günün birinde evrensel ve nesnel ahlaki doğrular keşfetme ihtimalimiz de yok gibi görünüyor. Böyle doğruların keşfedilmesi Büyük Patlama’dan önce ne olduğunun keşfedilmesinden bile düşük bir ihtimal galiba.’’ Son olarak: ‘’Sınırlı bilgiye sahip insanlardan ibaret olduğumuzu görebilir, mevcut bilgiyi de güvenilmez bir insani algılama ve kavramlaştırma donanımıyla edindiğimizi unutmazsak bizim için umut var demektir. Etik kesinliğe asla ulaşamasak da bilinçlenebiliriz. Bir canlı türü sıfatıyla daha bilinçli olamazsak zaten ayakta da kalamayız.’’
Etik
EtikDave Robinson · NTV Yayınları · 201180 okunma
··
192 görüntüleme
Berf okurunun profil resmi
Marie, incelemen bilgilendirici ve içeriğindeki sorularla düşündürücü olmuş, ellerine sağlık.:) Kitabı bitirdikten sonra üzerine tartıştığımız kısım hakkındaki cevabın değişti mi ya da netleşebildi mi?
marie sklodowska okurunun profil resmi
Teşekkür ederim yorumun için. Ve cevabım iyice belirsizleşti :))
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.