Gönderi

192 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Yıl 1800'lerin sonları.. Osmanlı'nın son dönemleri. Ülke ticaretine el atan emperyalistler, tiftik ve kumaş piyasasını da ele geçirmişler. Anadolu halkının önemli geçim kaynaklarından biri olan tiftik ve kumaş dışarıdan fabrikasyon ürün olarak daha ucuza ithal edildiğinden, halkın elindeki yerli üretimi kimse almamaktadır. Yer, Bolu yakınlarında Adaköy ve çevresi. Tek geçim kaynağı olan tiftik para etmediğinden halk çok zor durumda kalıp, zengin eşrafa borçlanmış durumdadır. Eşraf ise durumdan istifade ederek halkın malına el koymaktadır. Tam da bu sırada bir alevi yerleşim birimi olan Adaköy'de bir mucize gerçekleşir ve ermiş olduğuna inanılan iki kadın ortaya çıkarak çıkrıkların çalışmasını ve herkesin yerli kumaştan yapılmış elbiseler giymesini teşvik edip isyan başlatırlar. Durumdan zarar gören ithal kumaş satan tüccar ve eşraf takımı çeşitli fetvalar ve emirler çıkarttırarak halkın karşısındaki yerlerini alırlar. Ama isyan Kastamonu ve Bolu çevresine yayılarak büyümektedir. Kitapta bütün bu olaylar anlatılırken aynı zamanda dönemin bürokratik yapısının kokuşmuşluğu da gözler önüne serilmektedir. Güçlü olan istediği şekilde yönetime ve dini yapıya etki ederek çıkarları doğrultusunda fetvalar ve emirler çıkartabilmektedir. Fakir halk ise geçim derdi, yoksulluk ve askere yolladıkları çocuklarının kaygısı içindedir. Kitap 1930 yılında kaleme alındığından dolayı, o yıllarda konuşulan dil ile yazıldığından şu anda kullanılmayan bir çok kelimeyi içerisinde barındırmaktadır. Bu durumun okumayı zorlaştırmasının yanı sıra, özellikle genç nesil için daha sık olmak üzere sözlüğe başvurma ihtiyacına sebep olmasını da doğal karşılamak gerekir. İthal gelen malların başlangıçta yerli mallardan daha ucuz olarak ülkeye sokulup , yerli üretimin engellenmesini, bunun da durumdan faydalananlar tarafından çeşitli fetvalar ve emirlerle desteklenmesini, ayrıca dini ermiş diye insanların peşlerinden gidilmesini okudukça insan, '' günümüzde değişen bir şey var mı ? '' diye düşünmeden yapamıyor. Ve cevap maalesef kocaman bir ''Hayır, değişen hiçbir şey yok'' cümlesi oluyor. Üstelik o dönem insanının gerçekten cahil olduğu, gerçek bilgiye ulaşma imkanının olmadığı, günümüz insanının ise cahilliğini gidermek için kitaplar, medya, ve internet .. vs sayesinde her türlü bilgiye ulaşma imkanı olduğu halde aynı durumların yaşanması ve hiçbir şeyin değişmemesi gerçekten insanın acı acı düşünmesine sebep oluyor. Sonuç itibariyle Osmanlının son döneminden kesitler sunan bu kitabı ben beğenerek okudum ve okunmasını da tavsiye ederim.
Çıkrıklar Durunca
Çıkrıklar DuruncaSadri Ertem · Vivo Yayınevi · 2018538 okunma
··
97 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.