Gönderi

144 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Bahaeddin Özkişi'nin Sokakta adlı romanı ilk baskısı 1975 yılında yapılmış olmasına rağmen sonraki 20-30 yıllık döneme ayna tutuyor, toplumun değişen değer yargılarının, değişim sürecinde meydana gelen kültürel yozlaşmanın fotoğrafını çekiyor adeta. 90'ların sonuyla şiddetini arttırıp 2000'lerin başıyla zirve yapan değişim rüzgarının kurbanı olan sokakların otopsisi niteliğinde bir eser. Benim gibi çocukluğu sokakta geçmiş ve bu değişimin her safhasına tanıklık etmiş okurların kendilerinden fazlasıyla şeyler bulabilecekleri, bizden bir roman. Satır aralarına dikkat ederek okunmalı o yüzden. Çocukluğu özlemle yad etmeye başlamak yaşlanmanın ilk belirtilerinden sanırım. Kendimi ve akranlarımı şanslı nesil olarak addederim hep, belki de son şanslı nesil. Çünkü bizim çocukluğumuz sokağın değişime direndiği, mahalle kültürünün devam ettiği döneme rastlamıştı. Tüm maddi imkansızlıklara nispet yaparcasına manevi bolluğun yaşandığı bir dönem.O zamanlar var yoktu, yok vardı belki, ama duygular yoğun, hisler samimiydi.Şimdiki çocukların öyle bir ortamda büyüyebilmelerini çok isterdim. Üzülüyorum çünkü şimdiki çocuklar salçalı ekmeğin, leblebi tozunun tadını alamayacaklar. Salatalık satan amcanın seyyar arabasıyla sokağın başında görüldüğü anın heyecanını yaşayamacaklar. Akşam ezanının ilahi bir çağrı olmasının yanında bir bitiş zili manasına geldiğini anlamayacak, kuş dili diye bir lisanın varlığından haberdar olamayacaklar. Elektrik borularından külah fırlatmanın eğlencesini yaşayamayacak, pazardan dönen komşu teyzenin torbalarını yüklenmenin gururunu hissedemeyecekler. Üzülüyorum şimdiki çocuklar mahalleyi sadece adres belirtmede kullanılan bir yer imleci olarak bilecekler ve daha pek çok şey... Bahaeddin Özkişi değişim adı altında kaybettiğimiz değerlerden dem vurmuş: "Kişilerin birbirlerine güveni, pek çok şeyi beraberinde sürükleyerek kaybolmuştu. Sözünde durma gibi, vefa gibi, merhamet gibi, vicdan ve Allah korkusu gibi." Hakikaten ne oldu bize böyle? Komşuluk vardı eskiden anlamı sonuna kadar yaşanan. Şimdilerdeyse toplumsal hafızanın ücra bir köşesinde yer alan ama bir türlü hatırlanamayan bir kavrama dönüştü adeta, tedavülden kalkan eski bir para misali. İnsanların birbirlerinin dertleriyle hemhâl oldukları sokaklar vardı eskiden, şimdilerdeyse kimlerle beraber oturduğumuzu bile bilmediğimiz apartmanlar. Aranızda selamı yayınız diyen Peygamberin ümmeti ne oldu da, birbirinden bir tebessümü, iki çift kelamı sakınır oldu? Komşusu açken tok yatan bizden değildi hani! Ne zaman 'biz'likten 'ben'liğe geçiş yaptık ki, biz olabilmeyi dahi beceremedik. ‘Dağlara buğdaylar serpin. Müslüman ülkede kuşlar aç demesinler.’ düsturundan parklarda köpeklerin rahatça zehirlenebildiği bir topluma nasıl dönüştük biz? Materyalist felsefe iliklerimize bu kadar mı işleyecekti ki kaza sonrası çarptığımız yayaya değil biricik arabamıza üzülecektik? Domuz eti yemekten son derece imtina ederken nasıl oldu da bu kadar rahat kul hakkı yer, ölmüş kardeşimizin etini yemekten haz alır olduk? Hani diyor ya Zarif Adam " Biliyor musunuz? Ben bu çağdan nefret ettim Etimle, kemiğimle nefret ettim." Başka söze ne hacet... Sokağı Mustafa Kutlu sıcaklığında anlattığı, batılılaşma, değişim üzerine Rasim Özdenören sarsıcılığında tespitler sunduğu, Ahmet Ümit polisiyesi tarzında kurguladığı, mistik unsurların sıkça yer aldığı, çokça sorular sorduran, bize unuttuğumuz kimliğimizi hatırlatmaya çalışan nadide bir roman yazmış Bahaeddin Özkişi. İyi ki de yazmış. Keyifli okumalar :)
Sokakta
SokaktaBahaeddin Özkişi · Ötüken Neşriyat · 20171,139 okunma
··
417 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.