Gönderi

Okuldan bir anı
Biraz önce bir iddia kaybettim ve son günlerde çok mutlu olduğum anlardan birini yaşadım. Dün geceden kalma olarak uyandım bu sabah, saat 10:45 civarıydı. Yemekhanede öğle yemeği yiyerek günün ilk öğününü mideye indiririm diye düşündüm ve oturup bir bölüm dizi(Outlander, tavisye ederim) izledim. Sonrasında yemekhaneye gidip nohut-pilav-domates çorbası üçlüsünü müzik eşliğinde afiyetle yedim. Portakalımı sigara sonrasına bıraktım her zamanki gibi. Bir yandan sigaramı içerken bir yandan da kapalı havanın etrafımdaki her şeyin rengini daha doygun bir hale getirişini hayranlıkla seyrede seyrede kütüphanenin önündeki saklı banka çöktüm. Saklı bank o kadar insanın içinde olmanıza rağmen yapayalnız kalabilmeniz için muhteşem bir ortam sunuyor. Yemeği fazla kaçırdığım zamanlarda saklı banka gidip uzanarak yemeğin sindirimini kolaylaştırmayı çok seviyorum, ayrıca o küçücük alandaki çalı ve ağaçları seyretmek beni bayağı dinginleştiriyor. On-onbeş dakika kadar müzik eşliğinde uzandıktan sonra yağmur çiselemeye başlayınca kütüphaneye, tuvalete, gittim. Sıra portakalımı yemeye gelmişti, lobiye çıkıp kırmızı koltuk bulamayınca yeniden aşağıya, kültürel işlerin karşısındaki merdivenlere çöktüm ve portakalımı soymaya başladım. Bu sırada kültürel işlerin solunda kalan piyanolu odadan bir hocam çıktı ve hemen önümdeki hizmetli personel kapısını tıklattı, kapı kilitliydi ve açan da olmadı. Ben portakalı soymayı bitirmiş afiyetle yerken bir başka hocam, kırk yaşlarında, yine aynı odanın kapısına yöneldi. Ben de, "hocam zahmet etmeyin, kapı kilitli, içeride kimse yok!" dedim. Beklemediğim bir cevap geldi, "var mısın iddiasına?". Kendine kurnaz ben de kapıyı kendisinin açacağını düşünerek sorduğum, "Yoksa siz mi açacaksınız kapıyı?" sorusuna gelen cevap "hayır!" oldu. Portakalımın henüz yarısını yemiştim, ortaya kalan portakalımı koydum ki karşımdaki hocam şifreli kapı tıklatmasına başladı bile. Şifreli tıklatmayı görünce bir yandan içeride birisi olabilir mi sorusu dürtüklerken, diğer yandan eğer içeride birisi olsaydı, biraz önce de açardı kapıyı ikilemine düştüm. Beş-on saniye boyunca hem umudum hem korkum tırmandıkça tırmandı. Sonunda kapı açılıverdi, kapı açılır açılmaz aldığım nasihati de aktarayım size: "Hayatta her zaman her şeye şüpheyle yaklaşmalıyız hocam!". Bu sırada ben kaybettiğim portakalımdan alacağım dilimler yerine aldığım nasihati yutmaya çalışırken bir yandan da mutluluktan kendimden geçiyordum. Çoğunlukla okulun ruhunun çürüdüğünü düşünür ve hep bundan yakınırım ama bu örnekte de olduğu gibi arada sırada başıma gelen o ruhtan kalma kırıntılarla karşılaşınca da 'gel buraya, seni gidi hergele!' kıvamında sevdiğimi hissediyorum burayı.
·
10 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.