Gönderi

Ahirzaman Zülfikarı
Zülfikâr, Esedullah (Allah’ın arslanı) lâkabıyla meşhur Hz. Ali (ra) Efendimizin ucunda çatal gibi iki başı olan maharetli kılıcının adıdır. Hz. Ali Efendimiz, İslâm düşmanlarıyla yaptığı savaşlarda kullandığı Zülfikârıyla, harikulâde kahramanlıklar gösterip, Hz. Peygamber (asm) tarafından kendisine verilen bu nam ve lâkapla yad edilmiştir. Al-i Beyt’in nurlu silsilesinin başı olan Hz. Ali Efendimiz, bundan 1400 sene öncesinde manevî velâyet nuruyla, ahir zamanı görüp seyretmiş, bunları, Celcelutiye’sinde bizlere ihbar etmiştir. Celcelutiye’de işaret edilen hakikatlere göre, ahir zamanın cihad malzemesinin kılıç yerine kalem ve kitap olduğu müjde edilmektedir. Bu konuda sağlam bir duruş, ancak, her iki açıdan sağlam ve ölçülü bir itikatla mümkündür. Bu asrı tenvir etme hasiyetine sahip olan Kur’ân hakikatkeri Risale-i Nurun kitapları, onu okuyanların ve ona talebe olanların bu ihtiyaçlarını deruhte etmektedir. Nurun baş kahramanı Zübeyir Gündüzalp bu hususta şöyle bir nakilde bulunuyor: “Üstad’ımız Risâle-i Nur’u üç temel esas üzerine bina etmiştir: 1. İmânî bahisler. 2. Müdâfaalar. 3. Lâhikalar. İmânî bahisleri okuyanlar, ehl-i takva ve ehl-i salâhât olur. Müdâfaaları okuyanlar, dâvâsını müdâfaayla mücehhez olur. Lâhikaları okuyanlar, hadiseler karşısında nasıl hatt-ı harekette bulunacaklarını lâhikalardan öğrenirler.” Nurlar’daki imanî bahisleri okuyup, çeşitli endişelerle, lâhikaları ihmal etmek Nurlar’a talebe olmak iddiasında, bir zaafiyetin ifadesidir. Ahir zamanın en büyük hastalığı iman zaafıdır. Manevî hastalıklarla yapılacak cihad da elbette manevî kılıçlarla yapılacaktır. Sadece İslâm âlemini değil, bütün insanlığı içine düştüğü bu manevî girdaptan kurtaracak olan ise Kur’ân nurları olan Risale-i Nur eserleridir. Kur’ân ve hadislerden ilhamen teşekkül eden Risale-i Nur bu hasiyetiyle, Asr-ı Saadet muharebelerinde Hz. Ali Efendimizin elinde tuttuğu kılıcı olan Zülfikâr’a benzetilebilir. Ahir zamanda geçerli olan manevî cihadı Bediüzzaman şu ifadeleriyle özetler: “Her bir mü’min i’lây-ı kelimetullah ile mükelleftir. Bu zamanda en büyük sebebi maddeten terakkî etmektir. Zira, ecnebiler fünun ve sanayi silâhıyla bizi istibdad-ı mânevileri altında eziyorlar. Biz de, fen ve san’at silâhıyla i’lây-ı Kelimetullahın en müthiş düşmanı olan cehil ve fakr ve ihtilâf-ı efkârla cihad edeceğiz.” (Divân-ı Harb-i Örfî/ 64) Milyonlarca insanın Risale-i Nurlar’la imanlarını kurtarıp hayırlı insanlar haline gelmesi bunu teyid etmektedir. Hasan Feyzi Ağabeyin, hakikat ve sırlarla dolu şiirinden bir bölümü paylaşarak taçlandırnak istiyorum: .... Fahr-i Âlem, Arş’tan bu yere indi / Şah-ı Velâyet gelip Düldül’e bindi Zülfikâr’a bugün artık Nur dendi / Ey bu zamanda rahmet-i âlem Risale-i Nur. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sh: 353)
7 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.