Gönderi

656 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 6 days
Karga karga gak dedi çık 'Bu-dala' bak dedi
Kitaba değinmeden önce kısa bir bilgilendirme yapmak istiyorum. Aslında Suç Ve Ceza dışında Dostoyevski'ye ait başka eser okumak hiç içimden gelmemişti. Ama daha sonra birkaç incelemeye denk gelince ve özetleri gözden geçirince böylesi bir dehaya haksızlık olur düşüncesiyle Karamozov Kardeşler'i istedim. Ama gelin görün ki şimdi Budala incelemesi yapmaktayım. Olaylar olaylar... Dostoyevski'nin en çok sevdiğim tarafı cesur ve açık olmasıdır. Açıktan kasıt şudur: Dönemin sadece güzelliğini, iyiliklerini veya insanların birbirlerine olan şaşalı, süslemeli davranışlarını ön plana çıkarmıyor; en azından o tür yazarlardan olmadığını gösteriyor. Bu yüzden her eseri bir ders, bir tokat niteliğindedir. Dönemin sosyoekonomi ve sosyoboyutunu olduğu gibi, perspektif bakış açısıyla sunuyor. Bu çok iyi bir gözlemci ve aşırı araştırmacı olduğunu gösterir. Üstelik yaşantısından ve çevresinden edinmiş olduğunu izlenimleri de aktarmaktan çekinmiyor ve bunu pohpohlayarak dile getirmiyor. Dostoyevski'nin bu tarafı bana Rus Edebiyatında Anton Çehov'u hatırlatıyor. Roman ve klasikler konusunda nasıl Dostoyevski ön plana çıkıyorsa, Hikaye ve öykü dalında da Çehov aynı yeri almaktadır benim için. Kitap 4 kısımdan oluşmaktadır. İlk iki kısım giriş diye başlar ve sonra 3. kısım ile gelişir ve sonuç olarak 4. kısımda biter... Birinci kısım: Prens Mişkin İsviçre'den Rusya'ya gelişi(hastalığından dolayı gidip dönmesi)ni anlatmaktadır. Ülkesine tekrar geldiğinde beş parasızdır, berdüşt gibi dolaşmaktadır. Bu hadise sonucu isminin ve soyunun verdiği itibar ile yeni arkadaşlıklar, yeni maceralara tanık olacaktır. İkinci kısım: Prens Mişkin'in ortama adapte olmasıyla 'aşık' olmasını anlatmaktadır. Bu sayede bir kaçış başlar ve beraberindeki birçok arkadaşını, dostunu, dostlukları geride bırakır ve kendisine karşı cephe almasına sebep olur. Üçüncü kısım: Prens Mişkin'in Alaya'ya tutulmasını(birazdan aşağıda değineceğim) ve gerçek aşkı bulmasını bu olay üzerinden hadiselerin gerçekleşmesini anlatır. Dörtüncü kısım: Yukarıda belirttiğim üç kısımlık olayın sonucudur. Eh, bunu da verirsem okumanıza gerek kalmaz. :) Kitap karakterleri ve analizleri(benim dikkat ettiğim karakterler) Prens Muşkin: Ana karakterimizdir. Genç, soylu, kendi halinde, arkadaş canlısı, biraz saf ve çok düşünceli biridir. Kitapta felsefik konuşmaları ve gözlemleri ile ön plana çıkıyor. General: Prens Muşkin'in Rusya'ya geldikten sonra tanıştığı ve ahbaplığını kurduğu bir karakterdir. Prens Muşkin'e çok fazla yardımcı olmuş, evine götürüp yatacak yer ayarlamıştır. Kişisel özellikleri ise şair ruhlu, sert, disiplinli, güçlü, sakin gibi özelliklere sahiptir. Rogojin: Yazacak bir şey bulamadım. :S Ferdişçenko: Soğukkanlı, cıvık, işgüzar, utanma nedir bilmez bir karakter. Her Rus klasiğinde olmazsa olmaz tiplerden. Nastasya Filipovna: Zengin, alımlı, göz kamaştırıcı, ilgi odağı bir karakter. Afonasiy İvanoviç: Heybetli, uzun boylu, boğazına düşkün, yaşlı, saçları ağarmış bir ihtiyar. Lizaveta Prokofyevna: General'in karısı sıfatındadır ve üç kız çocuğu vardır. Yaşına rağmen çocuksu hal ve hareketleri olsa da son derece haşin ve sert bir yapısı vardır. Kısacası iyi ve kötü yanlarıyla bir çocuk. Aglaya: Üç kız kardeşin en neşelisi, sevimlisi, kendi halinde(bu yönüyle Prens ile benziyorlar) ve en güzeli diyebileceğimiz bir karakterdir. Alexandra: Üç kız kardeşten biridir. Yüzü pek gülmez, kederli, hüzünlü, daima düşünceli ve ağır bir yapısı vardır. Adelaida: Üç kız kardeşten sonuncusudur. Son derece iyi huylu, yüzü huzurlu ki kitapta Prens Muşkin onun için:'' İnsan siziz yüzünüze bakarken iyi kalpli bir kız kardeş yüzü görüyor'' demişti. İpolit: Benim en dikkat çektiğim karakter. Çok genç olmasına rağmen kitapta çok fazla sorumluluk yüklenmiş ve korkusuz, duygularını saklamayan verem hastası bir genç. Kitap içinde kendi ağzından çok iyi ve düşündürücü söylemleri vardı. Kitap içinde bir diyalogda dikkatimi çeken bir şey olmuştu. ''Rus edebiyatı Puşkin ve Gogol'da oluşuyor benim için''(s-495) gibi bir değinme olmuştu. Dostoyevski'nin bu betimlemesini kendine göre yakın olarak gördüğü ve bu yüzden değindiğini düşünüyorum. Diğer kitaplarında değindimi bilmiyorum ama bu dikkat çekiciydi. Yayınevi ile ilgilide şunu demeliyim ki, daha önce Antik Yayınları'na ait bir çeviri okumadım. Yazılar arası sıkışmalar çok sıksa da, noktalama işaretleri ve yazım kuralları kusursuza yakındı. Bir son konum ise 'Nastasya' ve Budala ile Suç Ve Ceza karşılaştırması. (Kısaca değinmeliyim) Gonçarov'un Oblomov, Dostoyevski'nin de Suç Ve Ceza, Budala kitabında da Nastasya iki defa hizmetçi rolünde görülüyor. Sadece Dostoyevski'nin okumuş olduğum bu iki eserinde Nastasya geçmekte. Ben buna dikkat çektim ve diğer eserlerini de okuyunca dikkatli olacağım. Nastasya... acaba bu isim neden... Neden hizmetçi ve kötü karakter... Budala'yı Suç Ve Ceza'dan ayıran özelliği ana karakter Muşkin'dir. Suç Ve Ceza'da asi, nefret duygusu ön planda, soyutlanmış, içe dönük duygusal, değişen ruh hali gibi belitileri olan Raskolnikov'un tam tersi bir karakter olmasıdır. Yani farklılık sadece karakter analizi ile sınırlı; öte yandan pek bir fark yok. Bu yüzden iki eseri de okumak karşılaştırma ve analiz bakımından ideal diyebilirim. Keyifli okumalar.
Budala
BudalaFyodor Dostoyevski · Antik Yayınları · 200925.3k okunma
··
269 views
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Çok yerinde bir karar almışsın öncelikle bu kitabı da okuyarak. Uzun uzadıya nedenlerini tekrar yazmayacağım ama Suç ve Ceza ile Budala kitapları Dostoyevski'nin ilk eserleri okununca çok daha anlamlı oluyorlar. Yine de Raskolnikov'un eksik kalan kısımlarını Mışkin ile tamamladığın için sevindim senin adına. Aslında karakterlerin fiziksel dışavurumlarından çok onların düşüncelerini ve bakış açılarını değerlendirmeni beklerdim. Çünkü Carr da biyografisinde, bir süre sonra Dostoyevski'nin karakterlerini dış görünüşleriyle değil de saniyelik duygu değişimleri ve bu değişimlerin karakterlere uyguladığı tezatlıkları ile hatırlarız der. Yine de sitede pek kişinin eğilmediği karakter analizleri konusuna bir giriş yapmışsın gibi, umarım devamı gelir. Dostoyevski külliyatının devamını bekliyoruz, eline sağlık. :)
Eminkolnikov okurunun profil resmi
İnan bana gözlerim alev alev, boğazım volkan gibi... Çok berbat bir durumdayım tabiri caizse, yoksa inan "dışavurumlarından çok onların düşüncelerini ve bakış açılarını değerlendirmeni beklerdim." Bu aklımdaydı ve değinecektim işte ama... Yorumun için teşekkür ederim. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.