Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

480 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Bu eser insan türünün bildiğimiz kadarı ile inanç tarihine bir ışık tutuyor.Cesur bir adımla kutsal denilen, dokunulmaz olarak atfedilen konulara 'Bilim' adını verdiğimiz büyüteç ile mercek altına alıyor.Hepimizin ebeveynlerine sorduğu 'Ben nereden geldim?' sorusunun binlerce yıl öncesine dayandığını düşünün ve bu soruya 'Ölümden sonra yaşam varmı?' gibi insan zihnini meşgul eden çeşitli soruları ve cevap olabilecek yüzlerce inancın nasıl oluştuğunu. Kitabın ilk kısmı Mitos Psikoloji, doğuştan gelen uyarıcı mekanizmayı ve normal üstü bulguları önümüze sermiş.Hayvanların davranışları ile ilgili gözlemler ve deneyler kayıtlara geçirilip insan ile karşılaştırılmış.Doğumundan itibaren insanın aklındaki ulaşılması güç edinimlere ve psikolojisine değinilmiştir.Farklı kültürlerin inançlarının birbirinden bağımsız şekilde varlığını sürdürürken birbirlerine benzerliklerini göstermiştir.İnançların antik kalıntıları ile ilgili benzerlikleri irdelenmiştir.İnsanın doğumu, gelişimi ve son durak olan ölüme bakış açısını evrensel bir psikoloji çerçevesinde değerlendirmiş.İnancın boyutlarını üstümüzdeki etkilerini ve coğrafyanın bu etkilere katkılarını azalan-çoğalan değeri ile bağlantılarını açığa çıkarmıştır. İkinci kısımda Homo Sapiens'in kültürel olarak ırklar arasındaki benzerlikleri gösterilmiş ilkel tarımcılığın, hayvan evcilleştirmenin, mağara resimlerinin ve çanak üstünü işlenmiş süslemelerin imgesel olarak birbirinden bağımsız ya da taşınma ile benzerlikleri ve anlamlandırılmalarını göstermektedir.Kimi kültürlerin bağımsız kimi kültürlerin bağlantılı bir şekilde geliştiğini düşündürecek kuvvetli kanıtlar görülmektedir.İnsan kurban etme ritüelini, Sudan gezisi sırasında çıkan kralların kurban edilmesini anlatan masalları ve Hindistan ile Doğu Afrika'daki kral kurbanı ritüelini göstermiştir.En canlı kanıtı olarak Duarte Barbosa'nın '16. Yüzyıl Başında Doğu Afrika Sahilleri ve Malabar'ın Anlatımı' adlı eserinden alıntı ile göstermektedir.Akabinde bakire kurban etme ritüelini görmekteyiz insan türünün zihninde oluşturup eyleme döktüğü bu ritlerin kaç can aldığını aklımız almaz.Bu mitolojik hikayelerin her nasıl olduysa çoğunda insan kurban etme sonrası dünya üstündeki yaşam çeşitliliğinin artış gösterdiğini görüyoruz.Ölüm sürekli yaşamı, yaşam da sürekli ölümü besliyor.Mitosların özünde bunu görmek kaçınılmaz.Bir diğer konuda Polinezya'da ki hindistancevizi ağacının oluşumundaki mitolojik benzerlikler, her bir adada farklı isimlerle ancak konunun özünde yılanın olması ile dikkat çekiyor.Yılan ve kadın arasında geçen olaylar örgüsü nerdeyse her dinin içeriğinde yer alıyor.Mısırın bitki olarak varlığını ilk kez ortaya çıkarması da Kuzey ve Güney Amerika'da ilkel toplulukların acı çekme ve sonucunda mükâfatı olarak dinsel öğeleri arasında ki yerini almış.Her iki mitolojide de oruç sonrası inandıkları Tanrı tarafından hediyeleri olarak görülmektedir. Üçüncü kısım kızılderili avcı toplulukların ikinci kısımda bitki yetiştiren toplulukların kültürlerini özümsenmesini işlemiş.Şamanizmin kapısını aralamakta ve hayatlarını, hayata bakış açılarını göstermektedir.İkinci kısımda yer alan bitki yetiştiricileri ile aralarındaki fark bu noktada açığa çıkmış.Avcı mitolojisinde bireye vurgu yapılırken, bitki yetiştiricileri toplumun kendisine ve üstündeki ilahi güce vurgu yapmaktadır.Eskimo ve Kızılderili toplulukların şamanları büyü yapma konusunda belirgin karakteristik özellikler sergilemektedir.Ve düşünüldüğünde bu iki ilkel topluluğun birbirinden uzaklıklarını, dış dünya ile kopukluklarını bildiğimizden şamanların aynı toplumsal rolleri paylaşmasını görmek çok şaşırtıcı.Ayrıca eserin içerisinde çeşitli mağara resimleri görülmektedir.Bunlar şamanların insandan hayvana boyut değiştirmesini simgelemektedir.Anaerkil toplumun büyücülük ile ilgili varlığına ve nasıl ataerkil topluma dönüşmesini gösteren mantıksal görüşlere yer verilmiştir.Hayvanların kurbanı sonrasında ruhlarının musallat olmaması için inanılan kavramların ve eylemlerin 200.000 yıllık olduğunu öğrenmek ufuk açıcı.Yani Homo neanderthalensis insan türünden Sapiens'lere kalmış bir miras, sürdürülmüş bir defin töreni, bir inancın öyküsü. Dördüncü kısımda mitolojinin basamaklarına bir özet niteliğinde bakıyoruz.Okunması kolay hazmedilmesi zor olan MÖ 600.000 yılından 2.500 yılına doğru kabaca mağara insanları dediğimiz dönemleri sekiz başlıkta anlatmış.Joseph Campbell muhteşem bir eser çıkarmış.İnsan türünün evresine ve evrimine yönelik bilgeleri az ve öz şekilde okuyoruz.Bu uzun soluklu tarihi kavramak, anlaşılır bir biçimde anlatmak gerçekten zor bir iş.İnançların ve yaşam biçimlerinin yayılmasına dair arkeolojik kanıtlara bir kez daha değinmiş.Ve bize daha yakın olan MÖ 4000'den MS 500'e kadar uzanan tarihte varolan kültürlerin bağlantılı gelişmelerini göstermektedir.
İlkel Mitoloji
İlkel MitolojiJoseph Campbell · Islık Yayınları · 2021126 okunma
·
332 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.