Hıdırellez'in çok fazla anlamı olabilirdi, ama bizim mahallede
oldukça sadeydi. Bir ateş yakılacak, üstünden atlanacak, sonra
toprağa hayalini kurduğun şeyin şekli çizilecek, Hızır Aleyhisselam da imdadına yetişip isteğini gerçekleştirecekti. Her Hıdırellez
sabahı, bizim bahçe modern sanat müzesi gibi oluyordu. Herkes,
her bulduğu yere bir şeyler çizerdi. Favoriler ise arabalar ve evlerdi. Tek tük çizilen ve çizeni ele verenler ise gelinlik resmi, bebek
arabasında bebek resmi ve odun resmiydi. Çocuğu olmayan Hülya Abla çizerdi bebek arabasını, Gülçin Abla da gelinlik resmini
çizerdi, ama odun resmi çizen garibanı bir türlü bulamıyorduk.