Alvarez ve İntihara Çok Kısa Bir BakışKitap Sylvia Plath'in intiharıyla başlıyor. Yazar, sanatçının içinde bulunduğu durumu detaylıca irdeliyor. Buralar bir öykü edasında geçiyor. Plath'in kendini öldürme isteğinin aslında şiirlerinden bariz bir şekilde anlaşılacağını söylüyor. Sanatçı yapıtını yazarken kendi içindeki karanlığı dışarı çıkarıyordur nasıl olsa.
''Sanatçı güdülerinin diğer insnalardan çok daha farkındadır ve kendini daha iyi anlatabilir. Böylelikle toplumbilimcilerin, psikanalistlerin ve istatistikçilerin kaçırdığı bazı ipuçlarını verebilir.''
Antik Yunan dönemindeki, Orta Çağ'daki, Rönesans'daki ve 20. yy dönemindeki intihar olgusuna, kilisenin görüşlerine, dönem dönem intiharın bir suç olup olmadığına değiniliyor. Örneğin Aristo intiharı reddederken Platon bunu olağan kabul ediyor.
''Bir kölenin kendisini öldürmesi suçtu. Nedeni bir köle sahibine gelir getiren önemli bir yatırımdı. '' gibi duygusuz görüşlerin olduğu dönemler de oluyor.
Kitabın ilerleyen sayfalarında çok derin olmasa da Freud'dan bahsedilmeye başlanıyor. Freud'un intihar, ölüm ve melankoli üzerine düşüncelerine yer veriliyor.
''Ölüm kısmen bir şeye nispeten vardır; sorun kendini öldürmekten öte bir parçasının yaralarını saracak ve acılarını dindirecek aşırı bir yatıştırma çabasıdır.''
Kitabın orta sayfalarına ulaştığımızda bu sefer Alvarez intiharın edebiyattaki yerini bize göstermek amacıyla eserleri inceliyor.
-Dante ve Ortaçağ
-John Donne ve Rönesans
-W.Cowper, T.Chatterton ve Akıl Çağı
-20.yy
-Dada
-Dostoyevski
vs.
Kitabın son bölümü olan 'Kan Dökücü Tanrı'da ise kendi başarısız intihar girişimini anlatıyor bundan utanç ve pişmanlık duyduğunu dile getiriyor; kitabı Paul Valery'nin son sözüyle bitiriyor:
''Dieu a tout fait de rien. Mais la rien perce''
Tanrı her şeyi yokluktan yaratır. Ama yokluk buna karşıdır..