Hz. Ömer anlatıyor, diyor ki:
“Bir gün hanımlarım beni çok kızdırdı. Artık dayanılmaz bir noktaya gelince dedim ki: Gideyim bunları Resûlullah’a (sas) şikâyet edeyim. Bunlar Mekke’de iken bize karşı hiç konuşamazlardı. Ama geldiler Medine’ye, ensarın hanımlarına uydular, bize karşı seslerini yükseltiyor, sözlerimizi dinlemiyorlar.” Bu düşünce ile çıkıp geldim hücre-i saâdetin kapısına bir de ne göreyim, içeriden Resûlullah’ın (sas) hanımlarının sesleri geliyor, öyle bağrışmalar, öyle kavgalar… Kendi kendime dedim ki: ‘Ömer! Resûlullah’ın hali senden daha farklı değil; dön geri ve bir şey deme!”
Hz. Peygamber’den bu örnekliği gören Hz. Ömer, ondan sonraki hayatını hep sünnet üzere yaşamıştır. Küçük bir örnek:
“Hz. Ömer’in hilâfeti zamanında bir adam, davranışlarını beğenmediği karısını şikâyet etmek üzere halifenin evine gelir. Kapının önüne oturur ve Hz. Ömer’in çıkmasını bekler. Derken içeriden bir gürültü kopar. Hz. Ömer’in hanımı koca halifeye bağırıp çağırmakta fakat Hz. Ömer ağzını açıp da hanımına tek bir kelime söylememektedir.
Bu hâli gören kapıdaki adam, boynunu bükerek: “Bütün şiddetine ve sertliğine rağmen, üstelik müminlerin emîri iken Ömer’in hâli böyle olursa, benim derdime nasıl çâre bulabilir” diye düşünür ve gider.”