Kitap hakkında düşüncelerime geçmeden önce hemen belirteyim ki okuma sürem kitap hakkında olumsuzluğa neden olmasın, o benden kaynaklı bir sorun. :)
Kişisel sebeplerden dolayı elime alıp okuma fırsatı pek bulamadım. Nehir söyleşilerini çok severim, aynı adı gibi akıp gider başladığında. Bu kitap da öyle başladı benim için, yazarın okuduğum ilk kitabıydı, dürüst olmak gerekirse kendisini de tanıdığım söylenemezdi. Bu kitap sayesinde hem yazarı ayrıntılı tanıdım hem de diğer kitaplarını okumadan önce benim için bir nevi ön hazırlık oldu.
Kitaba başlamadan önce adından dolayı olsa gerek bol bol düşüncelere dalacağımı düşünmüştüm, beklediğim gibi olmadı. Yazarın çocukluğundan başlayan yolculuk onun eğitim ve çalışma hayatıyla devam etti. Akademisyenliğe geçiş süreci ve felsefe bölümünü seçmesi sırasında yaşadıklarını tüm samimiyetiyle anlatması çok hoşuma gitti. Kızıyla olan ilişkisini anlattığı satırları ayrıca çok beğendim, sanırım destekleyici tutumu ve verdiği öğütlerin içtenliği o satırlara beni bağladı.
Söyleşideki soruların akıcılığı ve birbirini bağlayıcılığı okurken sohbet havasında gerçekleşiyormuş gibi hissettirdi. Zaten Ahmet Arslan'nın akademik konularda bile cümleleri ifade edişindeki doğallık o hissiyatı size her daim veriyor.
Kitabın son 100 sayfasında biraz felsefik konuşmalar olur gibi oldu, tam detaylı değildi yine ama o havayı az da olsa koklama fırsatı verdi. Bu durum beni felsefe üzerine yazdığı kitapları alma konusunda teşvik etti diyebilirim, konuları işleyişini merak ettim. :)
Ömrünü okumaya, paylaşmaya adamış bir akademisyeni daha tanıdığım için mutluyum, benim için güzel bir yolculuktu.