Gönderi

SORUMLU TUTULABİLİRLİK SORUSU NEDEN ÖZÜNDE YANLIŞTIR "... en büyük mücadeleyi de, insan davranışları ve içsel farklarla ilgili daha gelişmiş bir anlayışın, suçluları affetmek ve onları toplum içinde bırakmak anlamına geldiği yönündeki yanlış anlamayı kırmak için verdim. Bu doğru değildir. Biyolojik açıklama, suçluları aklamayacaktır. Beyin bilimi, hukukun işlevlerini engellemeyecek, aksine, adli sistemi geliştirecektir. Toplumun düzgün biçimde işleyebilmesi için, aşırı saldırgan, empati yoksunu ve dürtülerini denetleyemeyen suçluların sokaklardan toplanması devam edecek ve bu kişiler yine hükümetin denetimine verilecektir. Asıl önemli değişiklik, çok geniş bir yelpaze oluşturan suç nitelikli eylemlerin, akılcı cezalandırma kararları ve rehabilitasyon için yeni fikirler temelinde nasıl cezalandırıldığında yaşanacaktır. ... etkili yasalar, yalnızca insanların nasıl davranmasını istediğimizi değil, gerçekte nasıl davrandıklarını da açıklayan etkili davranışsal modeller gerektirir ...'sorumlu tutulabilirlik', insan hayatının gidişatını belirleyen akıl almaz karmaşıklıktaki genetik çevre ağının liflerinin tek tek çözülmesini gerektiren, geriye bakışlı bir kavramdır. ... sorumlu tutulabilirliğin yerini alması gereken sözcük ve kavram 'değiştirilebilirlik' olmalıdır. Bu, ileri bakışlı bir kavramdır ve sorunu ele alış biçimi de şöyle özetlenebilir: 'Bundan sonra ne yapabiliriz? Rehabilitasyon mümkün mü? Mümkünse, harika. Değilse, cezaevinde yatma cezası gelecekteki davranışı değiştirecek mi? Değiştirecekse, onu cezaevine gönderin. Değiştirmeyecekse de suçluyu intikam değil, etkisiz hale getirme adına devletin yetkisine bırakın.' ... kanıta dayalı ve beyinle uyumlu bir toplumsal politikanın geliştirilmesi. ... elimizdeki veriler ışığında çirkin insanlar, çekici insanlardan daha uzun süreli cezalar alıyor, psikiyatristlerin hangi cinsel suçlunun suçunu yineleyeceğini konusunda tahmin yetileri yok ve cezaevlerimiz de hapis yerine rehabilitasyonla daha yararlı sonuçlar alınacak madde bağımlılarıyla dolup taşıyor. Öyleyse şimdiki cezalandırma ölçütlerinin bilimsel ve kanıta dayalı bir yaklaşımdan gerçekten de daha iyi sonuç verdiğini söyleyebilir miyiz? *Konu böyle devam ederken, ülkemizde anayasa ve ceza kanunlarının ne tür cezalar verdiğini şüpheyle düşünmekten kendimi alamıyorum. Nörobilimi hangi anayasa hukuku profesörü yeter kadar dikkate alıyor? Dünya en az 20 yıldır bunu tartışırken, hukukuna sokarken, biz neresindeyiz bunun?
Sayfa 194Kitabı okudu
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.