Gönderi

Zorba... MÖ 4. yüzyıl ve Günümüz...
Aşağıdaki kısım Platon'un Devlet eserini oluşturan bir kısımdır. Benim çok hoşuma gitti ve bu zamanın bir uyarlaması olarak gördüm. Okuyup benimle fikrinizi paylaşırsanız sevinirim. İçerik siyasi değil sadece Platon'un muazzam öngörüsüyle alakalıdır. Kendisine her ne kadarda aristokrat dense de ben bunu bir hakaret olarak algılıyor, aydın kişi değilde çağ üstü meziyetleri olan ileri görüşlü kişilik olarak değiştirmek istiyorum. Diyalog sekizinci kitabın son bölümüne aittir. - Halkın başına geçen adam, çokluğun kendine kul köle olduğunu görünce yurttaşlarının kanına girmeden edemez. Onun gibilerin hoşlandığı lekeleme yolunu tutar, onu bunu saçlandırıp mahkemelere sürükler, vicdanını kirletip, canlarına kıyar, ağzını, dilini hısım akrabalarının kanıyla boyar; kimini sürer, kimini öldürtür; bu arada halka borçların bağışlanacağı, toprakların yeniden dağıtılacağı umudunu verir. Böyle bir adamın kaderi bellidir artık. Ya düşmanlarının eliyle ölecek, ya da bir zorba kurt olacaktır. - İster istemez. - Kiminle cenkleşir bu adam? Tabii mal, mülk sahipleriyle. - Öyle ya. - Devletten kovulur da, düşmanlarını alt edip yeniden başa gelirse, o zaman tam bir zorba olur bu adam. - Elbette. - Düşmanları onu devirmeye, ya da halkla arasını b açıp öldürtmeye çalışırlar. Hiçbirini başaramayınca kendileri onu gizlice öldürme çarelerini ararlar. - Başına gelecek budur sonunda. - İş buna varınca, zorba bilinen çareye başvurur: Canını koruyacak bekçiler ister halktan. Halkın koruyucusu yaşamalı ki, halka hizmet edebilsin, değil mi ya? - Evet. - Halk da tabii verir ona bu bekçileri; çünkü bütün korkusu koruyucusunu kaybetmektir. O durdukça kendini güvenlikte sanır. - Doğru. - Zengin olan, zengin olduğu için de halkın düşmanı sayılmaktan korkan adam, bu durumu görünce ne yapar dersin, dostum? Karun’un baktırdığı faldan çıkanı yapmaz mı? Çakıllı Hermos boyunca kaçar durmadan Kimsenin korkak demesine aldırmadan. - Kaçmadı mı, zor kaçar bir daha! - Kaçarken de yakalandı mı, öldü demektir. - Ona ne şüphe. - Halkın koruyucusuna gelince, Homeros’un sözü onun için söylenmez herhalde: “Devrildi koca bedeni, serildi boylu boyunca”. Tersine, o devirir düşmanlarını, biner devlet arabasına. Ondan sonra koruyucunun astığı astık, kestiği kestiktir. - Olacağı budur. - Böyle bir adamın türediği yerde, devletin ve insanların hali nice olur, şimdi onu araştıralım. - Araştıralım. - İlk günler zorba, dört bir yana selamlar, gülümsemeler dağıtır, zorbanın tam tersi gibi gösterir kendini; yakınlarına ve halka bol bol umutlar verir, borçluları avutur, herkese, hele kendi adamlarına topraklar dağıtır, dünyanın en cömert, en tatlı adamı gibi görünür, değil mi? - Öyledir. - ilkin dış düşmanlarıyla uğraşır, kimiyle anlaşır, kimini yener, ama onlardan korkusu kalmayınca, yeni savaşlar çıkarır ortaya, halkı hep buyruğu altında tutmak için. - Doğru. - Hem de vergilerle fakirleşen yurttaşlar işten başkaldırmasın, kendine karşı ayaklanmasınlar diye. - O da doğru. - Ona boyun eğmeyecek dik kafalı insanlar görürse, haklarından gelmek için gene savaşa başvurur, düşmana salar onları. Bütün bunlardan ötürü bir zorba, her zaman savaş kundakçısı olmak yolundadır. - Öyledir. - Ama böyle davranmakla yurttaşların gözünden de b düşmeye başlar. - Çaresiz. - Zorbanın yükselmesine yardım etmiş hatırı sayılır kimseler arasından sözlerini esirgemeyenler çıkar, en yiğitleri kendi aralarında, hatta zorbanın yüzüne karşı durumun kötülüğünü söylerler. - Böyleleri çıkabilir. - Başta kalmak isterse zorbanın bütün bu adamları temizlemesi gerekir. Dostları arasında olsun, düşmanlar arasında olsun bir tek değerli insan bırakmaz. - Tabii. - Gözünü dört açıp kimlerde yürek, üstünlük, akıl, kudret olduğunu bir bakışta görmek zorundadır, istesin istemesin, bunlarla uğraşmadan, ayaklarını kaydırmadan rahat edemez. Sonunda devleti temizler hepsinden. - Güzel temizlik doğrusu. - Evet, hekimlerin başvurduğu temizlemenin tam tersi. Onlar bedende kötü ne varsa atıp, yalnız iyiyi bırakırlar, zorbaysa iyileri atıp kötüleri bırakın. - Devleti elinde tutabilmek için başka çaresi yoktur. - Yapabileceği iki şey birbirinden beterdir: Ya yaşamaktan vazgeçecek, ya çoğu kendini sevmeyen aşağılık insanlar arasında yaşayacak. - İkisinden biri, doğru. - Yurttaşlarını ne kadar kızdırırsa, bekçilerini de o ölçüde çoğaltmak, onlara güvenmek zorunda kalmayacak mı? - Kalacak elbet. - Bu güvenilir bekçiler kimler olacak? Nereden getirecek onları? - Getirmesine lüzum yok, parayı verdi mi sürüyle gelirler, hem de koşa koşa. - Al sana bir sürü yabanarısı daha! Hem de dışarıdan, dört bir yandan gelen yabanarıları. - Ben de bunu demek istedim. - Ya kendi memleketinde neye başvurur? - Neye? - Köleleri, efendilerin elinden alıp, azat ettirip bekçilerin arasına katmaz mı? - Katmaz olur mu? Hem de en sadık bekçileri onlar olur. - Zorbayı soktuğun hale diyecek yok doğrusu. Kendi adamlarını yok ettikten sonra, dost diye, güvenilir adam diye, çevresine ne biçim insanlar topluyor. - Başka kimseyi toplayamaz ki. - Yaptıklarını alkışlayan bu ahbapları olacak, düşüp kalkacağı insanlar da yeni yeni yurttaşlar. Dürüst yurttaşlara gelince, onlar iğrenip kaçacaklar ondan. - Kaçmayıp da ne yapsınlar? - Tragedyaya, hele bu sanatın büyük ustası Euripides’e boşuna dememişler: Zorbalığa bilgelik okulu, diye. - Niçin? - Şu derin sözü o söylemiş de onun için: “Zorbalar akıllı kişilerle düşe kalka akıllı olurlar”. Akıllı dediği zorbanın çevresindeki bu adamlar olacak herhalde. - Zorbalığı da över ayrıca, “insanları Tanrılara eşit b eder zorbalık!” der, daha ne övgüler ne övgüler... Hem onda, hem başka şairlerde. - Zorbaları böylesine öven tragedya şairlerini biz ve bizimkine benzer bir düzen kuranlar, devletimize sokmazsak, bu şairler bizi hoş görecek kadar akıllılık ederler sanırım. - Ederler derim ben de, hiç değilse aklı başında olanlar. - Aman öteki devletlerde görüyoruz ne yaptıklarını. Bunca kalabalığı topluyorlar bir araya, en güzel, en kudretli, en inandırıcı insan seslerini de kirayla tutup devletleri zorbalığa, demokrasiye doğru sürüklüyorlar. - Doğru - Üstelik paralar, ünler de kazanıyorlar. Onları tutanlar tabii en başta zorbalar, sonra demokrasiler. Ama daha üstün devletlere yükseldikçe parlayamaz, bağıramaz, ilerleyemez oluyorlar. - Çok doğru. - Neyse, konumuzun dışına çıktık bununla. Şimdi zorbanın yanına dönelim de, bakalım bu güzel, bu kalabalık, alaca bulaca ve durmadan değişen bekçi alayıyla ne yapıyor? - Devletin kutsal hazineleri varsa, parayı oradan alacak tabu. Sattığı kutsal eşya, masraflarım karşıladıkça halka yüklediği vergilen kısabilir. - Satacak şey kalmayınca ne yapsın? - Sofrasını, dostlarını, gözdelerini beslemek için babasına başvuracak tabii. - Anlıyorum, halka demek istiyorsun. Madem zorbanın doğmasına sebep olan odur, adamlarıyla birlikte besleyecek oğlunu. - Beslemek zorunda kalacak. - Öyle mi dersin? Ya halk kızar da koskoca delikanlının baba sırtından geçinmesini doğru bulmazsa? Derse ki oğluna: Asıl sana düşer babana bakmak. Ben seni, büyüdüğün zaman beni uşaklarının uşağı yapasın, yerli yabancı bir sürü kölenle birlikte kendini bana besletesin diye mi çıkarıp koydum ortaya? Ben yalnız zenginleri, kibar denen kişileri başımdan atman için getirdim seni başa. Şimdi topla adamlarını ve çekil devletten Bir baba isterse oğlunu, belalı misafirleriyle birlikte evinden kovabilir, değil mi? - İşte o zaman halk, okşaya okşaya büyüttüğü bu evladın ne büyük bir baş belası olduğunu anlar. Kovmak istediği kimselerin kendinden kuvvetli olduğunu da görür - Ne demek istiyorsun ' Zorba babasına karşı, mı gelecek? Keyfini kaçırdı diye el mı kaldıracak babasına? - Sopasını elinden alınca tabii - Desene, zorba kan kusturacak anasına babasına? İşte şimdi herkesin zorbalık dediği düzene geldik. Halk yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş, özgürlüğe kavuşmak isterken eli sopalı kölelerin kulluğuna düşmüş oldu Aşırı ve düzensiz özgürlük ona köleliğin en ağırını, en acısını, efendilerin en belalısını getirecekmiş meğer! - Evet, olacağı budur. - Peki öyleyse, demokrasinin ne olduğunu ve ondan zorbalığa nasıl geçildiğini yeterince anlattık dersek, fazla övünmüş mü oluruz dersin? - Bu kadar yeter derim.
·
33 görüntüleme
N.G. okurunun profil resmi
Zaman farklı da olsa yaşananlar niye hep aynı? İnsanoğlu yıllar içinde pek değişmemiş. Gücü eline alan her şeyi yapma hakkını kendinde buluyor. Ve para...Her kapıyı açan anahtar! Haksızı haklı, Ahlâksızı ahlâklı, gösteren güçlü bir anahtar!
Tayfun okurunun profil resmi
Okuduğun için teşekkür ederim. Bende seninle aynı düşüncedeyim. Güç ehliden olmadığından ne kadar tehlikeli olduğunu birçok kere gördük. Bu hususta iktidara gececek kişinin nasıl biri olması gerektiğine ise hala bir kanaat getirememekteyim. İnsan sürekli değişen bir varlıktır. Eksiklikleri tam oldukça bu değişimleri bir bir gerçekleşiyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.