Gönderi

On iki ya da on üç yaşında köydeki evinden ayrıldığın, dünyayı ilk gördüğün, kafanda kurduğun hayallerle (serüvenler, kentler, adlar, insanı etkileyen gürültüler, bilinmeyen şeyler) içinin içine sığmadığı o garip an. O kentlerin, serüvenlerin, nazların ve bilinmeyen dünyaların arasından geçerek o ayrılış anının senin için gelecekte ne kadar zengin olduğunu anlamanı sağlayacak uzun bir yolculuğun başladığını ve ayrılırken geriye bakıldığında dünyadan çok köyünle dolu olduğunu biliniyordun. Şimdi dünya da, gelecek günler de yaşantı olarak, ustalık olarak senin içinde; o zengin ve tükenmez giz ise, o zaman sahip olma çabası göstermediğin çocukluğundadır.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.