Mustafa Kemal Atatürk ü çok severdi fakat canı sıkılınca da "Burjuva Kemal" diye söverdi. :)
Peyami ile düşmanlığa dönen dostlukta da Nazım Peyaminin dul annesine küfür edince
Peyami Safa belki ilk kez şöyle bir hiciv yazdı
cingöz recai'den nazım hikmet'e:
gel bakayım
lüle lüle, kıvrım kıvrım, samur saçlı,
pamuk tenli, al yanaklı sarı papam,
gel bakayım anam babam,
gel bakayım yetimlikle maytap eden paşazadem,
güzel âdem!
gel bakayım,
gel ki büyük babaların:
enver paşa, nâzım paşa konağında,
alıştığın gibi,
alışıp yılıştığın gibi,
seni her gün dizlerimde hoplatayım,
şerefine bütün yetim çocukların
anasını satayım.
gel bakayım fidam boylum, asilzadem, güzel paşam
moda burniyle süreyya paşa locası arasına her akşam
maviş gözlerini süze süze mekik dokuyan
kadıköy'ün kübik salonlarında şiir okuyan
moda şair, kübik şair, kübiklerin kübiği
cevizliğin, kuşdilinin, mühürdarın bolşeviği!
ben ki -kıtır atma cicim!-
nuvel literer'den alma değil,
bolşevik şair maiakovsky'den çalma değil,
senin tulum göbekli, kadayıf enseli burjuvalarından
halkı soyan bir kaçının yuvalarından,
para aşırdım.
neden mi, niçin
yolumu şaşırdım?
babası sürgünde öldürülen
bir çocuğu beslemek için!
fakat sen ki paşa konaklarında
kuş dilinde, kuş tüyünde, kuş sütüyle beslendin,
kuş beyninle bolşevizme heveslendin.
baban üç yıl önce ölünceye kadar
zavallıdan para kopardın,
nefesi kokan türk işçisinin vekâletini apardın.
götürüp onu sonra el altından,
enternasyonele zula ettin,
kimbilir kaç
aç biilaç
türk işçisinin ciğerini pirzola ettin!
gel bakayım seninle bir konuşayım
sencileyin bir coşayım.
bre.. toprak altında yatan
namık kemal'e safa'ya çatan
bre tümen tümen kıtır bom
bre tümen tümen palavra,
bre işçiye yalan
ölüye iftira atan
sağı sola katan
bre kaltaban
bre türk düşmanı, bre vatan
haini şarlatan!
bre propaganda broşürü âlimi,
bre sırtını ipek divanlara yaslıyan
sermaye'nin yüzde bire küçültülmüş posasını
yalayarak allâmelik taslayan
orak-çekiç markalı
sözüm ona komintern taktikalı
üfürükle şişirme, kuska balon komünisti
dandini bey, züppe salon komünisti!
sen misin "o kavganın kolu bağlı adsız neferi?"
yavaş gel, saçmalamaya başlıyorsun
kolun bağlıysa nasıl taşlıyorsun
piçler gibi ölülerin mezarını?
yanlış attın zarını:
görüyorsun şeşi beş
yemek için birkaç leş
sallayarak hemen uzun elini
oluyorsun mezarlara tebelleş.
sen misin adsız nefer? "eynelmefer*?"
iki metro boyu afişlerde
gazetelerin tüccar ilânı sayfalarında
kitapların üstünde, manzumelerin altında
bangır bangır bağıran nazım hikmet imzası
ad değil mi?
ne yalan söylersin?
sendeki surat, surat değil mi?
sen adsızsan,
zonguldak'taki maden kuyusu dibinde,
promete gibi, fakat gökten değil
yerin dibinden ateş alan
bize kalori yollayan
işçinin adı nedir?
adlısın, meşhur şairim, adlısın,
ama neyleyim
yırtık suratlısın.
sen ki iki papele her gün akşam
ulusla dil yazarsın,
önce yazdıklarını bozarsın.
sana her gün üç lira verebilsem ah!
vallah billah!
ey o kavganın adsız neferi
hemencecik soldan geri
çevrilerek
ulusalizma-faşizma gömleğini
sırtına geçirerek
bolşevizmin mezarını kazarsın!
nitekim
söyleyecek sözün bitince,
marks'ın sermaye'sini kediye yükletince
her renkli herşey adlı reklam gazetesinde
başmuharrirlik yapıyorsun,
şimdi de ipekçilerin sermayesine tapıyorsun!
bre toprak altında yatan
büyük türk ölülerine çatan
bre tümen tümen kıtır bom
bre tümen tümen palavra,
bre işçiye yalan
ölüye iftira atan
sağı sola katan
bre kaltaban
bre türk düşmanı, bre vatan
haini şarlatan!
artık sen buralarda
kolay dikiş tutturamazsın
sahte komintern taktikalı
dolmalarını yutturamazsın.
çekil!
bugün yaptığın gibi
metr-goldvin-mayer şirketinin
istanbul kolunun başına dikil
yüzünden maskeni, başından kasketi at
sermayenin altına yat!
yerini şimdi buldun işte:
hak berekât versin, asilzadem,
berekâaat!
cingöz recai
müstensihi
server bedi