Gönderi

255 syf.
8/10 puan verdi
Onu Bir Biz Anladık, Biz De Yanlış Anladık!
İlahiyatçı Prof. Dr. Nusret Çam anladığım kadarıyla Ankara İlahiyat ekolünden. Yani, meselelere daha farklı bakabilenler taifesinden. Hoca’nın ilk defa bir kitabını okudum. İsmail Yakıt Hoca ile benzeşeceğini tahmin ediyordum ki, öyle oldu. Hangi İslam?, Bedevilik ve Uygarlık Ayrımında üst başlığını taşıyor. Zaten kitap aslında bunun üzerine kurgulanmış. Bedeviliğin tarihi süreçteki durumu ile başlıyor. Sonra İslam döneminde bu çöl geleneğinin maalesef devam ettiğini anlatıyor. Bedevi kafa, Harici, Selefi, Vahabi gibi akımlarla varlığını devam ettiriyor. IŞİD, Taliban gibi kötülük dolu, kaba, tavizsiz, kanlı yorumların dayanağı bu bedevilik. Halbuki hocanın tezi şu; İslam bir medeniyet diniydi ve medeniyet vaat ediyordu. Hz. Peygamber de bütün uygulamalarında insanları medenileşmeye davet ediyordu. Ancak Müslümanlar İslam’ı doğru anlayamadılar, halen de öyle. Bugün sefil, bitik ve medeniyetsiz halde bulunan İslam dünyası, kafir dedikleri beldelerde yaşamak için sürekli göç ediyorlar. Bunun temel sebebi medeniyettir. Hoca, ayetler eşliğinde medeniyet ile bedevilik arasındaki farklılığı, bizim ters dönen zihniyetimizi irdeliyor. Kadın hakları, aşk, sanat, siyaset gibi pek çok konuda Kur’an’ın aslında ne dediğini, Hz. Peygamber’in ne yaptığını ancak bizim bunu nasıl yanlış yorumladığımızı gösteriyor. Mesela, namazın şekline takıldığımızı ama onun, ayetlerde çoğu zaman, güzel davranışlarla beraber zikredildiğini bilmediğimizi söylüyor. Hatta ilk ayette geçen alak kelimesini bizim kan pıhtısı olarak anladığımızı ancak orada Allah’ın alak/alaka yani sevgi, ilgi dediğini söylüyor. Yine mesela hadiste geçen “aranızda selamı yayın” sözünü bizim selamlaşmak olarak algıladığımızı ancak oradaki selamdan kastın barış, dostluk, esenlik olduğunu söylüyor. Bunun gibi pek çok şey tabii… Arap geleneklerinin yahut İsrailiyata dayalı anlatıların nasıl da dinin bir gereğiymiş gibi algılandığını, İslam’da haremlik selamlıktan kadının boşanma hakkına kadar hemen her şeyin farklı olduğunu ancak çölün cahil ve kaba adamları olan bedevilerin geleneklerinin, kadınları toplum hayatından attığını anlatıyor. Kitabın sevdiğim taraflarından biri de hiç lafı eğip bükmeden, gavur oyunu, dış güçler, şeytan aldatması falan demeden biz Müslümanlara nalına mıhına çakması ve hatalarımızı, eksiklerimizi açık açık yazması idi. Kitaptan birkaç alıntı yaparak incelememe son vereyim istiyorum. Hz. Peygamber zamanında kadınlar beş vakit namazlarını kılmak için camiye geliyorlar. (...) Hatta sahabi kadınlar, mescidin avlusunda Habeşistan'dan gelen oyuncuları Peygamber'imiz ve eşi Hz. Ayşe ile birlikte seyrediyorlardı. ... Kadınlar da erkekler gibi okuma yazma öğreniyordu. Boşanmak istediği zaman doğrudan Peygamber'e gelerek kocasıyla anlaşamadığı için boşanmak istiyor ve boşanıyordu, yani duygularına itibar ediliyordu. *** Müslümanların artık kendilerini Allah'ın imtiyazlı kulu, Hz Peygamberin müjdeli ümmeti olarak görüp cenneti garantilemenin rahatlığıyla daldıkları gaflet uykusundan uyanmaları ve akıllarını kullanmaları gerekmektedir. **** Fakat İslam'ın Arabistan'da doğup, Araplar vasıtasıyla yayılması, bu sebeple de yeni Müslüman olanlarda en halis Müslümanların Araplar olduğuna dair bir kanaatin oluşmasına binaen, İslam yanında Arap geleneklerinin de din zannedilerek alınması din konusunda ciddi sapmalara sebep olmuştur. *** İslam'ın uygarlık projesi olduğunu kavrayıp onun gereğini yerine getirmeyen hiçbir formül, hiçbir reçete Müslüman ülkeler için şifa olamayacaktır. .... İslam siyasallaştıkça daha da dibe vurmaktadır. .... Çok net söylemek gerekirse, önümüzde iki seçenek var: Ya bedevilik ya medeniyet!
Hangi İslam?
Hangi İslam?Nusret Çam · Ötüken Neşriyat · 20188 okunma
··
53 views
Eylül Türk okurunun profil resmi
Mehmet Hocam Kur'an-ı Kerim'de geçen 'münafık' lar kimlerdir iyice araştırıp, belirleyici özelliklerini tespit etmek, çok iyi tanımak gerekiyor. Muhammedi ahlâka düşmanlık besleyen, imanla şüpheyi, doğru olanla yanlışı harmanlamaya çalışan ve kâlbinde taşıdığı küfrü gizleyip, kendisiyle muhalif hareketler sergileyen, imanı bir giysi gibi kullanan münafıkları, Mevlâ Bakara Sûresi'nde şöyle izah ediyor; 8. İnsanlardan, inanmadıkları hâlde, "Allah'a ve ahiret gününe inandık" diyenler de vardır. 9. Bunlar Allah'ı ve mü'minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir. 10. Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır. 11. Bunlara, "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde, "Biz ancak ıslah edicileriz!" derler. 12. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir. 13. Onlara, "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın" denildiğinde ise, "Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?" derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler. 14. İman edenlerle karşılaştıkları zaman, "İnandık" derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, "Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz" derler. 15. Gerçekte Allah onlarla alay eder (alaylarından dolayı onları cezalandırır); azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken onlara mühlet verir. Mescid-i dırâr 'ı bilirsiniz, Küba mescidinin karşısına kurulan bir münafık karargâhıdır.Sözüm ona mescittir, Resûlullah Efendimizi sohbetlere davet eden, ilim kisvesi altında, ashabın arasına yerleşen ve kaos planları yapan müşriklerle ortak hareket edenlerin toplantılar yaptığı bir örgüt binâsıdır.Hattâ mensupları Kur'an-ı Kerim'i okumak bir yana, duydukları yerde ortamı terkedecek kadar rahatsızdırlar. :) İşte bu yüzden, Kur'an hakikatlerini benimseyememiş, bilmedikleriyle âmel etmeye kalkışmışlar, sonra da mensubiyetleri iki yüzlülüğe dönüşmüş, dini, yaşantılarında ki kimliksizliğe perde kılmışlar.Nerede bir müslüman gördüyseler Zekât, sadaka, iyi niyet ne bulurlarsa sömürmüşler, nerede bir ehli küfür görürlerse onlara kalben biat etmişler, cürümlerine ortak olmuşlar... Tevbe Suresi'nde ki Ayet-i Kerime'lerde bu mescit hakkındadır. ﴾107﴿  Bir de şunlar var ki, zararlı eylemler gerçekleştirmek, inkârcılıklarını pekiştirmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve resulüne savaş açmış kişi lehine fırsat kollamak üzere bir mescid yapmışlardır. "Amacımız sadece iyi bir şey yapmaktı" diye de yemin edecekler. Allah şahit, onlar kesinkes yalancıdırlar. ﴾108﴿ Orada asla namaza durma! Daha ilk günden takvâ temeli üzerine kurulan mescid ise namaz kılman için elbette daha uygundur; burada gerçekten arınmak isteyen adamlar vardır. Allah da arınmaya çalışanları sever. ﴾109﴿  Binasını Allah’a saygı ve O’nun hoşnutluğunu kazanma temeli üzerine kuran mı daha iyidir yoksa binasını kaymak üzere olan bir uçurumun kenarına kurarak onunla birlikte cehennem ateşine yuvarlanan mı? Allah hakkı çiğneyenleri doğru yola iletmez. ﴾110﴿ Onların kurduğu bina, yürekleri paramparça olmadığı (yaşadıkları) sürece içlerinde bir huzursuzluk kaynağı olmaya devam edecektir. Allah her şeyi bilmekte ve hikmetle yönetmektedir. Mehmet Bey, Helali haram ilan eden, haramı helal sevimliliğinde gösteren bütün akımlardan, sözde islami hareketlerden, din tacirlerinden Allah'a sığınırız... Yüreğiniz varolsun...
Mehmet Y. okurunun profil resmi
Eylül Hanım, kitapta münafıklık ile ilgili kısımlar da vardı. Bildiğiniz Abdullah Sami Özyalçın'lar :))) Hoca'nın dinin siyasallaştırılması ve ticari meta haline getirilmesi konusunda eleştirileri var. Tarikatlara da büyük eleştirileri var. Münafıkların durumlarından söz etmiş ama bence şunu diyor, münafık münafıktır zaten ama bizim bu durumda olmamızın esas sebebi bitmek bilmez cehaletimiz, tembelliğimiz ve "nasılsa müslümanız, cennet garanti" avantacılığımız.
1 next answer
Hatice okurunun profil resmi
Konu hakkında çok haklısınız. Rabbım yanlış anladığımız ya da ruhunu kavrayamadığımız her hakikati sinelerimizde açsın inşallah..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.