·
233 görüntüleme
Hz.peygamberin (sallahu 'aleyhi ve sellem)'e bir salavat bir saygı görterilmeyen bir kitabı tavsiye etmek intihar'dır. Delalete teşviktir.
Hz.nesibe(radiyallahu anh) 'Hatun gibi uhud ta nasıl peygamberimiz(sallallah'u aleyhi vesellem)'e sahib çıktıysa şimdi bizlerde onun yolundan gitmemiz gerekir.
İntihar değil. İnsanları ahlak ve vicdana davet etmektir. Bu konuyu daha iyi anlamanız için Muhammed'in uygulamalarını ve Kuran ayetlerini kendi hayatınıza uygulamanız gereklidir. Örneğin: Siz akıl baliğ olmayan küçük kızınızın dedesi yaşındaki adamlarla evlenmesine razı olur musunuz?
Ebu cehiller, velid b.muğireler bütün islam düşmanları peygamberimizi yalanlamak için bahaneler ararken, böyle bir konuyu ebu cehil bile söylemezken. Bizim müslümanlar söylüyor.
Sanırım İslam hakkında fazla bir bilginiz yok. Kurnaz hocalardan ne duyduysanız öyle konuşuyorsunuz. İslam: Ganimet ile beslenen, ganimet elde etmek için soygun yöntemine başvuran, ahlakın ve vicdanın olmadığı Orta Çağ köleci erkek toplumun kültürüdür. Bu kültürün desteklediği ve Muhammed tarafından ortaya atılan, İslam'ın tanrısı Allah'ı tarif edecek olursak. İslam: Muhammed'in günlük siyaseti gereği ortaya attığı ve özle sekreteri gibi kullandığı bir modeldir. Ayrıca sorduğum soruya cevap vermemişsin. Bu arada kendisine peygamber diyen Muhammed Arapları ilgilendirir. Biz Türkleri ilgilendirmez. Peygamberimiz demek Arap uşaklığıdır.
Sorunun cevabı; Ayeti kerimede veyahut hz. Aişe meselesinde, o zamanda bu durum normal karşılanıyor du, çünkü rivayetlerde hz.aişenin daha önce de biriyle nişanlanıp, nişanı attığı söyleniyor.
Ve ayrıca başkaları peygamberimiz'in yanına gelip hz. Aişe veyahut hz. Sevde ile evlenmesini tavsiye ediyorlardı.
Ve şuan da memlekette sizce insanlarımız ne söylüyor. İki kişi birbirini sevdiği zaman yaş kiriteri önemli değil. Derler.
Ayrıca, benim kızı mı veyahut kız kardeşimi yaşlı biriyle evlendirmem kızımın rızasındadır.
Yani ben zorla evlendirmem.
O zaman da hz.aişe peygamberimizle babasının zoruyla evlenmemiştir.
Olayları iyi takip etmek lazım.
Ayrıca şuan da bu ülkede bütün kız çocukları bırakırsanız hepsi yaşı 9-12 olmasına rağmen gidip 40-50 yaşında ki hayran oldukları kişilerle evlenirler. Ki bunu görüyoruz. Kimse buna itiraz etmiyor. Çünkü normal gözüküyor.
Sizde algı eksikliği var sanırım. Akıl baliğ olmayan diyoruz. Küçük bir çocuğu bir şekerle de kandırabilir siniz. Çocuk diyorum çocuk. Ne sevgisinden bahsediyorsunuz. Çocuk da anne sevgisi, baba sevgisi, kardeş sevgisi, arkadaş sevgisi olur. Evlenmek için sevgisi olmaz. Sayın Fırat Keleş ahlak ve vicdan yoksunluğunu savunmak zorunda mısınız? Nasıl bir ahlaki anlayıştır bu? Türkiye Cumhuriyeti anayasasında evlenme yaşı 18 dir. Ayrıca İnsan hakları evrensel beyannamesindeki evlenme yaşı da 18 dir. Ve hala çocuk evlilikleri oluyorsa sizin gibi bozuk zihniyette olanların olduğu aile yapılarında oluyordur.
3 sonraki yanıtı göster
Size sedece
Geleceğimizde İslam Var bu kitapı temin edip okumanızı tavsiye ediyorum.
Kitabın yazarı müslüman değildi kitabı yazerken. O dahi bu attığınız iftardan bile söz etmez.
Ayrıca böyle bit siyer kitabı'nı tenkid ettiği. İçin tekrar dan seviniyorum. Bizim dinimiz ne türke ne zaza ya ne arap'a bakar. Irçılık bizde yok. Sizde olabilir.
NAHL Suresi 75. Ayet: ''Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile, kendisine güzel bir rızık verilen ve o rızıkdan gizli ve açık olarak harcayan hür bir insanı misal verdi. Hiç bunlar eşit olur mu? Bütün hamd Allah'a mahsustur. Doğrusu insanların çoğu bilmezler.'' İnancını bilmezsen kurnaz hocaların oyuncağı olursun.
Kısacası, İslam'da savaş elbette bütünüyle dışlanmamıştır, fakat savaş, dini Silahla yaymak için değil de, inancın savunulması için benimsenmiştir. Kur'uan'a göre savaş, ancak bir saldırıya veya bir haddini aşmaya maruz kalındığında haklılık kazanır. Zaten Allah Müslümanlara saldırganlığı veya haddi aşmayı kesin bir dille yasaklar: sizinle savaşanlarla Allah yolunda sizde savaşın! Ama (amacınızı aşıp )saldırganlık yapmayın! Doğrusu Allah saldırganları sevmez.bakara,2/190 Geleceğimizde İslam Var
MAİDE 33: ''Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır. '' Buradaki fesat çıkarmaktan kasıt Müslümanlığı kabul etmemektir. Herkes bu ahlak ve vicdan yoksunluğunu kabul etmek zorunda mı? İşin enteresan tarafı Firavunda aynı cezaları veriyor. TAHA 71: '' Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona iman ettiniz? O, muhakkak size sihir öğreten büyüğünüzdür. And olsun ki, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve muhakkak sizi hurma dallarına asacağım. Böylece hangimizin azabının daha şiddetli ve devamlı olduğunu bileceksiniz" dedi. '' Bu durumda Firavun Allah mıdır? yoksa Allah firavunlaşmış mıdır?
Kurnaz hoca demeyelimde kaynaklarıyla oryantalistleri alt üst eden hocalar diyelim.
Ben ise sizlere hangi sahte kaynaklardan bu bilgileri alıyorsunuz ona şaşırıyorum. Anlamdım. Köleliği islam ortadan kaldırdı. Kendise uymayı şeref telakki ettiğiniz. Avrupa'nın Afrika ülkelerinini basıl sömürüp köleleştirdiği tarih kayıtlarında.
NİSA 3:''Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden diğer kadınlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eğer adaleti gözetmemekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir. '' Elinizin altındaki cariyeler demek başkasının zorla el konulmuş karısı, kızı ve kızkardeşi. Yani kadın kölelerdir. Siz eşinizin, kızınızın veya kız kardeşinizin cariye olmasına razı olur musunuz? Sanırım siz İslam'ın temel kaynaklarından bi habersiniz.
Allahü teâlâ, bu âyet-i kerime’de, kendisine itaat etmeyen, hiçbir hayır yapmayan ve kendi yolunda hiçbir şey harcamayan kâfiri, emir altında bulunan ve hiçbirşeye sahip olmayan bir köleye benzetmektedir. Köle nasıl efendisinin emrindeyse kâfir de nefsinin ve Şeytanın elindedir. Dolayısıyla hayra yönelemez. Allahü teâlâ, kendisine itaat eden, hak yolda malını harcayan mü’mini ise, serbestçe tasarrufta bulunan hür bir kimseye benzetiyor. İradesinde hür olan bir mü’minle, eli kolu âdeta bağlı olan bir kâfir hiç bir olur mu? Mü’mini, kendisine itaat etmeye muvaffak kılan Allah’a hamdolsun. Hamd, tapınılan putlara değil ancak Allah’a mahsustur. Ne var ki insanların çoğu bunu bilmezler.
Allah'a ve Resulüne karşı savaş açarak haksız yere insanları öldürenlerin, şehir ve köylere baskın yaparak insanlar üzerine korku salanların ve yol keserek yeryüzünde bozgunculuk çıkaranların cezası, insan öldürdükleri takdirde onların da öldürülmesi, insanları öldürüp mallarını da gaspettikleri takdirde cezalan, Öldürüldükten sonra asılmaları, sadece malları gaspedip insanları öldürmedikleri takdirde ise cezalan, sağ kollarıyla sol ayaklarının çaprazlama olarak kesilmesi, insanlar, öldürmeyip mallarını da-almadıkları halde sadece insanlara korku vermenin cezası ise sürgün edilip hapsedilmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyada bir zillet ve rüsvaylıktir. Âhirette ise onlara büyük bir azap vardır ki o da cehennem ateşidir.
Taberi tefsiri
Muhammed ve taraftarları insanların ganimet adı altında malına mülküne, köle olarak karısına, kızına, kızkardeşine el koymuş ve bu masum kadınları cariye olarak kullanmıştır. Bu durumda elleri ve ayakları çapraz olarak kesilecek olan Muhammed ve taraftarları değil midir? Yani asıl bozgunculuk yapanlar İslamcılardır. Ve İslam'ın yayılma sebebi ganimettir.
Yetimlerin mallarını muhafaza hususunda haktan ayni manayı anlamamız gerektiği gibi, yetim kızlarla evlendiğinizde de adaletli davranın. Şâyet yetim kızlarla evlendiğinizde adaleti yerine getirememekten korkarsınız diğer kadınların size helal olan ve hoşunuza gidenlerinden iki, üç ve dörde kadar evlenin. Eğer evlendiğiniz birden fazla kadın arasında adaleti yerine getirememekten korkarsaniz o takdirde tek bir kadınla evlenin veya sahibi bulunduğunuz cariyerlerle yetinin. Böyle davranmanız, haktan ayrılmamanıza daha uygundur.
Taberi tefsiri
Çok eşlilik Kur'an'da vardır. Fakat çok Kadınla evlenmeyi kurumlaştıran Kur'an değildir. Daha önce de vardı. Öyleyken Kur'an'ın bu konuda koyduğu zorunlu şartlar, çok eşliliğe ters düşer. Çünkü kuran kadınlar arasında hem ekonomik, Hem sevgi ve hem de cinsel yönden tam bir eşitliğin sağlanmasını ister. Kur'anın bu yöndeki hükümleri harfiyen tatbik edildiğinde ise çok kadınla evlilik imkansız hale gelir.
Öte yandan, evliliğin toplumsal yapıların bütününe bağlı hukuki yönü ile Sevgi veya cinsellikle ilgili kişisel ilişkileri birbirine karıştırmak da tam bir ikiyüzlülüktür. Nitekim belli bir mülkiyet ve miras şeklini korumayı temel alan evlilik hukukuyla Napolyon kanunnamesi içinde kurumlaştırılan çok katı tek kadınla evliliğin yaşanılan gerçekler örf ve adetler ile ancak çok uzaktan bir alakası vardır. Çünkü bizim batılı geleneğimizde tek kadınla evlilik kanunlardadır. Çok kadınla evlilik ise gündelik hayatta. Bu Öylesine apaçık bir gerçektir ki, aşk edebiyatı, başka yerlerde olduğu gibi batı'da da, büyük ölçüde evlilik dışı bir aşkı esas alır. Geleceğimizde İslam Var
Çok eşliliğin kurumlaşmasının zirvesi Kuran'dır. Ayrıca hatayı başka yerlerde aramak yerine kendi inancında aramak gerekir. Bu ''benin tecavüzcüm iyidir'' demeye gelir. Kuran'da çok eşlilik imkanı olana sunulmuştur. Adaletli davranmaktan kasıt günlük yaşam için gerekli ihtiyaçların karşılanmasıdır. Yani zenginin istek ve arzularına göre düzenlenmiştir. Ve hatta dört eşle de yetinilmemiş, zengine sınırsız değiştirme imkanı verilerek, kadın bir mal mertebesinde değerlendirilmiştir. Sınırsız değiştirme Nisa 20 ayeti ile belirtilmiştir. Hiç imkanı olmayanlara da oruç tutması tavsiye edilmiştir. Burada asıl üzerinde durulması gereken konu siz kızınızı bir adamın dördüncü eşi olarak kabul eder misiniz?
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.