Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

352 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Hölderlin, Kleist ve Friedrich Nietzsche gerçekten de kitabın isminden anlaşıldığı gibi kendileriyle savaşan dâhiler olmuşlar. Stefan Zweig' ın ne kadar önemli bir biyografi yazarı olduğunu bu eserinde tekrar görmüş ve tatmin olmuş durumdayım. Yazar bu üç dâhiyi incelerken çok iyi betimlemeler, örneklemeler ve karşılaştırmalar yapmış. Karşılaştırma yaparken de Alman şair Gothe' yi ele almıştır. Hölderlin kitapta beni en çok etkileyen kişiydi. O incecik ruhlu koca yürekli insan beni çok derinden etkiledi ve zaman zaman gözlerim doldu. Ondan istenen rahip olma beklentisine, annesinin bütün baskılarına ve gurur kırıcı konuşmalarına rağmen kendi yolunda gitmekten vazgeçmeyen o güzel ve nârin insan Hölderlin' in yaşamı beni ziyadesiyle duygulandırdı. Akli dengesini kaybettikten sonra onun bir marangozun yanında ömrünü tamamlaması son derece üzücü bir dram haline gelmiş. Şiir sanatına kendimi çok fazla yönlendiremesem de ve onun hiç bir şiirini okumamış olsam da yine de şiirde ortaya koyduğu bana göre "kendi benliği" ni anlayabildim. Onun şiiri tamamen hayatı, hayatı ise tamamen şiirleriydi. Küçüklüğünden beri başka bir şey düşünememiş hayatı da bu uğurda yaşamış ve eminim çok da güzel eserler bırakmıştır. Kleist' i okurken ise soğuk bir kişilik hissettim. Karakter olarak etrafına korku salan, pek azının yanına yaklaşmaya cesaret edebildiği fakat gülünç olacak şekilde çocuksu bir yüze sahip olan tamamen farklı bir oyun yazarı, şair gördüm. Adeta ölüme yükselmiş ve bence çok genç yaşlardan itibaren sonunu görebilmiş ve ölüme gülerek gitmiş. Yanına da tıpkı onun gibi soğuk birini almış ama onunla asla zihinsel dünyasında bir araya gelmemiş sadece ve sadece ölüm yoldaşlığı yapmış. Sonları bana göre trajik olmuştur ama eminim Kleist' e ve ölüm arkadaşına varılması gereken en yüce sıçrayış ve en yüce sonsuza yolculuk olmuştur. Nietzsche ise filozofların içinde bana göre en radikal, en anlaşılmaz ama aynı zamanda en çekici felsefeyi ortaya koymuş gerçek bir dâhi olarak karşıma çıktı. Yaşadığı hastalıklar, çektiği acılar ve karanlık ruh halleri onu sürekli olarak en dibe, daha sonra ise en yükseğe çıkaran etmenler olmuştur. Bu kadar acı ve fiziksel sıkıntılar içerisindeyken nasıl muazzam yazılar yazdığını insan gerçekten anlamakta güçlük çekiyor. Erken yaşta profesör olan ve 30' un da mesleki kariyerden vazgeçen bu yalnızlar yalnızı Zerdüşt, adeta kendini aydınlatmakla kalmamış biz insanlara da büyük bir aydınlanma arzusu bırakmıştır. Onun düşüncelerinin ve felsefesinin o muhteşem yazılarının malesef o yaşarken kıymeti bilinmedi. Tıpkı bir çoklarında olduğu gibi. Ama o hiçbir zaman vazgeçmedi ve "benim anlatacaklarım önümüzdeki iki yüzyılın hikayesidir" dedi. Ayrıca Avrupa uluslarının geleceğini gerçeğe yakın olarak tahmin etmiş ve kendisinin savaşlardan sonra anlaşılacağını bildirmiştir. En önemli eserlerini akli dengesini kaybetmeden önce, çok kısa sürelerde yazması da ayrıca dikkate değer bir anektoddur. Okumayı düşünen insanlara gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum.
Kendileriyle Savaşanlar
Kendileriyle SavaşanlarStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20192,511 okunma
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.