Gönderi

456 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 118 days
Max Stirner - Biricik ve Mülkiyeti İncelemesi
>
Max Stirner
Max Stirner
, bundan yaklaşık 175 yıl önce, Tanrı’sını öldüren adam olarak bilinen Nietzsche’nin bile üzerinde etki etmiş olan şaheseri;
Biricik ve Mülkiyeti
Biricik ve Mülkiyeti
’ni yazdı. Felsefeye ilgi duyan ve okuyanlar olarak, iki usta düşünür ve kalem arasında bir fikri mutabakat varmış gibi hissetsek de,
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
'nin düşüncelerinin öncülüğünü Max Stirner'e borçlu olduğunu bilmemiz gerekli diye düşünüyorum. Benim deyimimle "Egoist" Max Stirner, insan ruhunu beyin yakıcı anlamda ele alan bir figürün tam da kendisidir ve anarşizm tarihçisi Max Nettlau, Stirner'in "Biricik ve Mülkiyeti" adlı eserini, "anarşizmin en iyi bilinen ve en erişilebilir kitabı" olarak nitelendirmiştir. “Tanrı ve İnsanlık, davasını hiçbir şey üzerine kurmaz; yani kendinden başka hiçbir şey üzerine. Keza ben de, tıpkı Tanrı gibi, kendi davamı Kendim üzerine kuruyorum, çünkü Ben diğer herkes için bir hiçim, çünkü Ben kendim için her şeyim, çünkü Ben kendim için biriciğim.” “Tanrısal şeyler Tanrı’nın meselesidir; İnsanî şeyler ise insanın… Benim meselem, ne tanrısaldır ne İnsanî; hakikât, iyilik, adalet, özgürlük vs. de değildir, sadece ve sadece Benim olandır ve genel olmayıp, tıpkı benim biricik olduğum gibi, o da biriciktir. Benim için Benden daha önemlisi yoktur!” s.18 > Max Stirner, bu kitabını hem Almanya'da hem de Fransa'da Özgürlük ve İnsan Hakları gibi konuların ve konuşmaların en yoğun yapıldığı, 1840’lı yılların devrimci döneminde kaleme aldı. Zaten bu felsefi eseri okurken, bazı açılardan baktığımızda ya da ele aldığımızda, burada içerik olarak geçen kelimeler ve ifadelerin birçoğunun devrimci hareketin karakteristik özelliğini taşıdığını anlayacağız. “İkna yoluyla bize hiçbir şeyi kabul ettiremezler,” s.22 #38467389 > Sonuçta, toplum olarak bazı fikirleri konuşmaktan, ele almaktan ve insanın kendisi, doğası adına en doğru olanı bulup, karara bağlamaktan başka yapacak neyimiz var ki? Stirner’in bu kitabı yazmasındaki en önemli sebeplerden birisi de, yaşamakta olduğumuz bu hayata dair birçok şeyin biz insanlar için ne kadar az anlam ifade ettiği ve aynı zamanda, felsefenin birçok genç Almanın ağzında, sözden başka hiçbir şey ifade etmeyişini fark etmesiyle buna olan tepkisiydi. “Bundan böyle dünya, gözümüzde tüm itibarını kaybetmiştir,” s.23 #38486293 > Bu nedenle Stirner, insanların zihnindeki farklılıklar ve bazen de kelimeler ile gerçekler arasındaki radikal düşmanlıklar üzerine kafa yormak adına son derece zor bir işi kendisine görev bildi. Kitabını okurken kendisinin bu konu doğrultusunda, Yunan stoacı filozof Epiktetos'a önem verdiği düşüncesine de kapılmadım değil. Zaten eserini okudukça, felsefi bakış açısından Epiktetos ile birçok ortak noktaları varmış hissine kapılacaksınız. Zaten şöyle derinlemesine konuya el attığınızda ve o günün, 1848'in reformcuları ile Epiktetos’lu günlerinin reformcuları arasında birçok benzerlik olduğunu gözlemleyeceksiniz. “Her şeye karşı anlama yetini; zekânı, tinini kullan; insan iyi ve eğitimli bir anlama yetisi sayesinde dünyada kolayca ilerler, kendine gelecek için en iyi koşulları ve en keyifli yaşam ortamını sağlar.” S.30 #40232751 > Stirner'e göre; o dönemde biz insanlar, yani hepimiz gündelik hayatımızda anlam ifade etmeyen kelimeler kullanıyor ve gerçek varlığı olmayan şeylerden bahsediyorduk. Tabi bunu bugün kesin bir dille aştık diyebilecek bir pozisyonda hiç değiliz. Hele ki bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için hiç değiliz!!! Stirner, biz okurlara düşünce ve konuşmanın kendi içeriğinde barındırdığı tehlikenin tarihte keşfedilmesi ile ilgili mesajını da aktarmaktadır. Kelime dağarcığımız, zihnimizde var olan gerçekçi ya da hayali meleklerin mucizevi varlığına neden olduğu gibi, biz düşünen canlılara da böylesi karmaşık, belki de içinden çıkılamaz zihinsel oyunlar oynar. “Bir meseleye bağlı olan herhangi bir düşünce, henüz salt düşünce, mutlak düşünce değildir.” S.24 #38488115 > Stirner, aslında özünde “Özgürlük ve İnsan” adlı iki şey ile ilgilenmektedir ve kendisinin esas aldığı bu iki şeyin, temel olarak Liberalizmin Alfa ve Omega'sını oluşturduğunu da ifade edebiliriz. Kendisinin felsefesindeki merkezi rol, insanda "olgunlaşmamışlığın" bir sonucudur. İnsanın bunu başarabilmesi adına "içindeki öteki dünyayı" ortadan kaldırması gerekmektedir. Burada, bu noktadan sonra ortaya çıkan insana "mülk sahibi", "egoist" ya da "biricik" diye hitap etmektedir. “O Bana aittir, Benim mülkümdür: Ben her şeyi kendimle bağlantılı düşünürüm.” S.27 #38537908 > Kitabı okurken insan davranışını ahlâki değerler ve kültürel kimlik karmaşası olarak düzenleyen “vicdan”ı fark edeceğiz. Bu, bir insanın hayatı boyunca bilinçsizce oluşan ruhsal (tinsel) bir varlıktır ve Stirner’in bu terimi sıklıkla kullandığını göreceğiz. Genel anlamda ifade edecek olursak; Süreç içerisinde, kişinin hem kendi bireyselliğinin (devlet, ahlak, din ve ideoloji ile) sınırlanmasına hem de yabancılaşmasına neden olan bireysel yapıların yansımasını okuyacak ve bu "sabit fikirlerin" üstesinden gelme süreci ele alacağız. “-Artık biz Eumenides’in öcünden, Poseidon’un gazabından, gizli şeyleri bile görebilen Tanrı’dan ve babamızın kızılcık sopasından değil, kendi vicdanımızdan korkarız.” S.24 #38486844 > Aslına bakacak olursanız, öyle bir çırpıda okunacak bir eser değil, ama zamana yayarak ve sindirerek okuduğunuzda, Max Stirner’in biz düşünen canlılara çok güzel mesajlar ve özümüze dair şeyler aktarmak istediğini göreceğiz. Bu güzel kitabı okurken çok zorlandığım ve en az iki, üç bilemediniz dört kere tekrar geçtiğim satırlar olmadı değil. Sizi de böylesi yerlerin beklediğine adım gibi eminim, ama okunması gerekenler arasında olan bir felsefe kitabı olduğunu da yazmadan geçmeyeceğim. Ben okurken bile bu kadar zorlandıysam, çevirmene Allah böylesi eserleri tercüme esnasında kolaylık versin derim. Genç Hegel takımını Hegel’in yöntemlerini kullanarak etkileyen ve yine bu genç kitleyi Feuerbach ile içine alarak kritize eden ve kendi fikriyatını öne çıkaran Max Stierner her ne kadar aramızda olmasa da, dünyaya bıraktığı bu mirası ile “mental” olarak elimizin altında yaşamaktadır. > Unutmamak gerekir ki, bitap bize tam anlamıyla, bireyin yaşamakta olduğu bu dünyada baskının, engellerin ve otokrasinin insan hayatı üzerinde olan psikolojik etkisini anlatmak ister. “Gerçek Tanrı korkusu çoktan sarsılmıştır,” s.228 #43696357 ve “Efendisinin kulu olan herkes onu sevmekle yükümlüdür.” S.251 #44282287 >Neymiş benim üstlenmem gereken o bir sürü mesele? Öncelikle iyi meseleleri benimsemeliymişim, sonra Tanrı meselesini, insanlık, hakikat, özgürlük, insaniyet, adalet meselelerini; dahası halkımın, hükümdarımın, vatanımın, meselelerini; ayrıca tin (ruh) meselesini ve daha binlerce başka meseleyi… Bir tek Benim kendi meselem hiçbir zaman Benim meselem olmamalıymış! “Tuh o egoiste! Yazıklar olsun, yalnızca kendini düşünene!”< s.15 O zaman; “Ben meselemi Hiçe bıraktım.” S.435 #44522607 Şimdiden keyifli okumalar dilerim arkadaşlar. Bir sonraki kitap yorumu ve değerlendirmesin de görüşmek dileğiyle. Esen kalınız! ~ A.Y. ~
Biricik ve Mülkiyeti
Biricik ve MülkiyetiMax Stirner · Kaos Yayınları · 2013377 okunma
··
1,231 views
Sümeyye Arzakçı okurunun profil resmi
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
fikirleri ve düşüncelerini beğenen biri olarak
Max Stirner
Max Stirner
etkilendiğini bilmiyordum. Alıntılarını ve incelemeni okuduğumda
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
'nin
Max Stirner
Max Stirner
e paralel bir düşünce yapısının olduğunu ve ondan etkilendiğini net bir şekilde anladım dersem yanılmış olmam çünkü
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
düşünce yapısı ve fikirlerini okumak çok hoşuma gidiyor. Bunlar bir yana işte incelemen her zaman ki gibi okunmaya değer. İncelemelerin senin tarzının bir ürünü okurken fikrimi değiştirebiliyor. İyi inceleme ya da kötü inceleme tartışması olamaz. Ama bir şeyin hakkını vererek yapmak meselesi var :) velhâsıl uzatırsam uzatırım ve uzatırım incelemen tam anlamıyla Adem işi olmuş. Eline sağlık 💃🏽😊
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Güzel yorum ile konuya renk kattığın için ben teşekkür ederim. O kadar da övünülecek bir şey yapmıyorum, Sümeyye. Önüme ne geliyorsa okuyor, okurken notlarımı alıyor ve sonunda bunlar ile ilgili yapmış olduğum ve bilgim dahilinde olanları derleyerek iyi ya da kötü ortaya bir şeyler saçıyorum işte. :))
4 next answer
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
OkuryazaR okurunun profil resmi
Ya muhteşem bir kitap ne yorum yaptılar bilmiyorum ama beni benden almıştı biricik olmak teşekkür ederim
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Kesinlikle öyle. Benim okuduğum
Peynir ve Kurtlar
Peynir ve Kurtlar
'ın üzerine çok güzel gitti. Resmen mesele pekişti diyebilirim. :))
3 next answer
Tayfun okurunun profil resmi
Günaydınsız bir Adem Yeşil duvarıma düştü ve ben şok :))) Araç kullanıyorum abi okumadım ama çok iyi bir inceleme yazmışsındır. Ellerine sağlık.
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, Tayfun. Hani incelemeyi okursun eminim, ama önerim bu kitabı da kütüphane al derim. Senin de severek okuyacağını ve bitirdikten sonra hakkını vereceğini biliyorum. Kendine iyi bakasın ve trafikte strese gelmeyesin. :))
Büşra T. okurunun profil resmi
Daha önce hiç okumadım bu ismi ama incelemede yer alan alıntılar dolayısıyla okuyabileceğimi düşünüyorum.. Emeğine sağlık, keyifli okumaların olsun..
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, Retro. Senin okuyacağın ve seveceğin bir kitap olduğuna adım gibi eminim. Okuduktan sonra senden de bir görüş almak isterim. :) Akşamın keyif içerisinde, bol sütlü köpüklü geçsin. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.