Gönderi

Kasımın sonları. Soğuklar bastırıyor. Bir süredir kaloriferi sabaha doğru yatarken söndürüyor, karın gelmeden önce akşam açıyorsun. Bu küçük oda diğerlerine göre soğuk, ısınmıyor. Hem çok üşüyen biri olduğun, hem de saatlerce masa başında kımıltısız kaldığın için bir süre sonra kendini buz tutmuş gibi duyumsuyorsun. En çok da ellerinle ayakların. Kazağının üstüne fermuarlı, yer tezgâhından alınma kalın bir hırka giymişsin, bacaklarının üstüne de bir örtü örtmüşsün. Kimi zaman sabırsızca kımıldandığında örtü kayıp düşüyor, bacakların iyice üşüyünceye kadar örtüyü yerden almıyorsun. Bu halinle bir yazardan çok -tabii sana yazar diyebilirsek, çünkü ortada kitap yok, yalnızca işte bu darmadağınık tomarlar var- yıl sonu hesaplarını denkleştirmeye çalışıp da işin içinden bir türlü çıkamayan bir muhasebeciye benziyorsun. İyice seyrelmiş saçların, tependeki çıplak yuvarlak, hafifçe çıkmş kamburun, cılız gövdenle, evet, daha çok bir muhasebeci gibisin. Bakalım hesapların içinden çıkabilecek misin?
Sayfa 9 - Metis YayınlarıKitabı okudu
·
3 görüntüleme
Fatma Zehra DURAK