Gönderi

Oğlum Muvakkar Ekrem'e: Sen doğduğun vakit oğlum, Sicill-i nüfûsunda mukayyed bulunmakla mübâhi olduğun bu devlet-i muazzamanın hududları Adriyatik denizinden Basra Körfezine uzanıyor, Yemen, Trablus-i garb, Cezâir-i Bahr-ı Sefîd, Harameyn-i Muhteremeyn, kalemrev-i saltanat-ı seniyyeye dahil bulunuyordu. Şarkta Ravza-i Mutahhara-i Rasûlüllah'a, garbda meşhed-i hüdavendigâra Türk neferleri nigehbân idiler. Bir gün... Nasıl ve niçin olduğunu tarihlerde okursun... Meşrutiyet ilan ettik. Yine bir gün, Alemi kana boyayan, ateşe yakan, yaman bir muharebeye, beşeriyeti zebûn düşüren meş'ûm bir mukateleye sürüklendik... Bu harekâtımızın birincisi ile sonuncusu arasında altı senelik bir fasıla vardı. Bu müddet zarfında sû-i talihimiz bize rahat yüzü göstermedi. Mütemadi idbârımız ahlakımızı bozmuştu. Harb-i umumîde bir çoklarımız cinayetler irtikâb ettik. Bu itiraf elim olmakla beraber bir hakikattir. Ancak esbâb-ı muhaffifeden olarak şunu da ilave edeyim ki: millet; mübarek, halûk, âlîcenab Türk milleti, dermansız omuzlarına cebren yükletilmiş olan bu cinayetlerden berîü'z-zimmedir ve ileride, kinler, ihtiraslar durulduğu zaman, tarihin hükmü elbette bu yolda lâhik olacaktır. Bu hükme yardım etmek üzere, maalesef bazı kuyûd altında, fakat vukû'ât-ı sahîhaya müsteniden yazmış olduğum şu nâçîz eser, destgâh-ı (tezgah) tab'a verildiği zaman, fezây-ı beşeriyette altı buçuk asırdan beri neşr-i envâr eden bir şems-i tâbân-ı ihtişam ve azamet, bir neyyir-i kudsî-i fazilet ğurûb ediyordu. Bî ihtiyar, seni, sizleri düşündüm... fakat neden bilmem? Kalbim pek o kadar sızlamadı... Allah, azîmü'ş-şândır! Yine parlak bir gün doğacağına ve senin o günleri göreceğine imanım var oğlum! Ercümend Ekrem İstanbul 18 Ramazan 1388 (hicrî)
··
188 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.