Gönderi

384 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bazı kitapların sonunda ne olacağını bilseniz bile okumaya devam edersiniz. Okurken o kişinin yaşadıklarını yaşamaya çalışır onun psikolojisini anlamak istersiniz. İşte Madame Bovary benim için böyle kitaplardan biri. Kitabın konusundan önce yazarın edibi kişiliğinden bahsetmek isterim. "Flaubert, kendisi üzerine yapılan incelemelerin ortaya koyduğuna göre, kimliği delikanlılık çağında oluştu. Her şeyden önce sanatın bir çıkara dayanmaması gerektiğini savundu. Kendi benliğini öne çıkarmayı kabul etmedi. Bir eseri hariç, birinci tekil anlatımı da benimsemedi. Öte yandan edebiyatın bir davayı kanıtlamakla görevlendirilemeyeceğini savundu. Yani tezli romana karşı çıktı. Tek tutkusu 'gerçeği görmek, gerçeği söylemekti. Bunun için de yaşamını gerçeği yakalamaya adadı ve şöyle dedi: "Tepesine bir meşale yerleştirmek için bir nevi çıplak sütun haline getirmek istiyorum hayatımı."" Madame Bovary'i bu kadar ünlü ya da şöyle demem lazım klasiklerin içinde çok okunan bir kitap olmasının nedeni bana göre baş karakterin psikolojisidir. Bovarizm olarak bilinen bu durum; "Flaubert’in realist bir anlayışla kaleme aldığı bu eserde, içinde bulunduğu yaşantının çok ötesinde hayallere sahip, Emma Bovary’e ağır bir eleştiri hakimdir. Bu eleştirinin sebebi olan hastalık derecesindeki üst tabaka olma isteği Bovarizm denilen kavramın ta kendisidir. Kişinin içinde bulunduğu zamandan sıkılması onu monoton bulması, gerçeklerden kaçma arzusu, olağandan sıkılıp yeni maceralara atılma isteği, tatminsizlik ve memnuniyetsizlik şeklinde ifade edilebilir. Türk edebiyatında da Mehmet Rauf’un ‘’Genç Kız Kalbi’’ romanındaki Pervin, Halit Ziya’nın ‘’Aşk-ı Memnu’’ kitabındaki Bihter karakterleri de örnek gösterilebilir.""" Kitap, Charles Bovary'in 15-16 yaşlarında sınıfa yeni öğrenci olarak girmesiyle başlayıp onun ailesini tanımamızla devam ediyor. Onun çocukluğunu, annesi ile babasının ilişkisini yazar realist bir dille anlatıyor. Bu dil ile Charles'ın annesinin zorlu desteği ile doktor olmasını, bu mesleğin onun hayatına etkisini okuyoruz. Realist yani gerçekçi dille yazılan bu romanda bulunan betimlemeler sayesinde o dönemin yaşam şartlarını, insanların durumlarını okuyup romanın içine girebiliyoruz. Şunu söylemem lazım yazar, betimleme tekniğine romanında fazlaca yer vermiş. Bu benim açımdan sorun olmadı hatta kitabı daha da iyi anlamamı sağladı. Özellikle yer ve kişi betimlemeleri sayesinde ben romanı sanki seyreder gibi okudum. Hayal ederek yaşanılan olayların içinde kendime bir yer edindim. Charles'ın Emma ile tanışması hayatının akışını ekliyor. Bana göre kitap, Emma ve Charles'ın evlilikleri ile asıl başlangıcını yapıyor. Çünkü Emma'nın psikolojisini evliliğinin etkilemesi ile biz de onun yaptıklarına şahit oluyoruz. Emma, Charles ile evliliğinden mutsuz ona göre her şey sıradan, kocası onu anlamıyor. O mutsuzluğa mahkum. Ancak araya girmek gerekirse Charles, Emma'yı çok seviyor; onun için her şeyi yapmaya hazır. Ama sanki Emma bunu görmüyor ya da görmek istemiyor. Sıradan bir hayat yaşadığını düşünüyor Emma. Kocası ona itici gelip onu kendinden uzaklaştırmak istiyor. Kaçamak aşklar yaşıyor. Arzularını tatmin etmek istiyor ama serin sulara girdiğinden habersiz. İşte roman Emma'nın bu psikolojisinin anlatıldığı okuyucuyu etkileyecek bir kitap. Beni etkileyen kısım kesinlikle Charles'ın aşkı oldu. Ne yaşanırsa yaşansın Charles, Emma'ya aşık. Eğer klasik kitaplardan hoşlanıyorsanız ve Aşk-ı Memnu gibi kitapları seviyorsanız (Halid Ziya Uşaklıgil eseri bu kitaptan ilham alarak yazmış.) mutlaka okumanızı öneririm.
Madam Bovary
Madam BovaryGustave Flaubert · Sis Yayıncılık · 201133,6bin okunma
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.