Gönderi

120 syf.
7/10 puan verdi
‘Zaman Yolculuğu’ ne büyülü bir tamlama… eğer gerçekten elimde böyle bir fırsat olsaydı, son düğmesine kadar kullanırdım. Gel gelelim, hepimizin bir Tardis’i yok sevgili okur. Sihir Bakanlığı ise bütün Zaman Döndürücüleri yok etmiş durumda bize de kitaplar okuyup filmler izlemek kaldı. Ne yapalım? Biz de öyle yaparız. Gelsin Zaman Makinesi! Efendim kitap, bir grup kaymak tabakadan sayılan insanın akşam yemeğinde lakabı ‘Zaman Gezgini’ olan bir İngiliz beyefendinin, zaman makinesi icat ettiğini anlatmasıyla başlıyor. Tabi arkadaşları ona inanmıyor hatta hafif alaylı konuşuyor yine de meraklarına yenik düşüp Zaman Gezgininin anlattıklarını dinlemeye devam ediyorlardı. Tıpkı bizim gibi. İçtikleri çayın sütlü olmasından da anlaşılacağı üzere, İngiltere’de son derece tatsız, iğrenç, sisli ve sıradan bir Victoria akşamıydı. Gerçekten öyle miydi Meyus Okur? Yanılıyorsunuz. Biraz sonra adamın biri (Zaman Gezgini) zamanda yolculuk yapacak ve sekiz gün sonra kan ve çamur içinde geri dönecekti. Kitabın gören gözü, işiten kulağı anlatıcı ise kendi deyişiyle duyduklarını izah etmekte oldukça yetersiz kalacaktı… Zaman Makinesi, Victoria dönemine sıkışmış Wells’in, hayal gücünü durduramamasının ürünü olmalı. Wells’in sağlam gelecek tahminleri var aslında. Özellikle amacını tamamlamış, doğayı ve hayvanları yenmiş, bunun üzerine insanı insan yapan tüm özelliklerini; düşünmek, çalışmak, vicdan, ve bana göre en önemlisi merakını kaybetmiş tembel Eloi’ları tasvir etmesi hafiften bir ürperti hissetmeme neden olmadı değil. Tabi burada Darwin’in evrim teorisini esas alan yazar; sanıyorum ki maymundan insana, insandan tekrar hayvana evrilmekte olduğumuzu anlatmaya çalışıyor. Kendisinin; bir zencinin gittikçe beyaz bir insana benzediğini söylerken, gelecek tasvirindeki Eloi’ların halini de bu duruma benzetmesi beni oldukça rahatsız etti. Aslına bakacak olursak sevgili okur bu adamdan hiç hoşlanmadım. Mesela Stefan Zweig’in kitaplarını okuyan herkes, onun bir kadın düşmanı olduğunu anlar. Ya da en azından karşı cinsle bir problemi olduğunu düşünür. Buna rağmen Zweig okumayı severim. Ancak H.G Wells’i sevemedim. Bir kitabın sayfaları üzerinde onu yazan parmakların hayaleti dolanır. Ben de kitabın hikayesinden çok, hikayenin sahibinin aklını anlamaya çalışırım. Ne yapayım, bu da benim huyum. Bana göre H.G Wells’in ruhu ve zihniyeti, fazlasıyla İngiliz! diyelim. Yine de kitabı belli bir dikkatle okudum ve bir sonraki sayfayı merak ettim. Wells sekiz yüz iki bin yedi yüz bir yılına götürdüğü Zaman Gezginine, türlü çeşit çiçek bahçeleriyle dolu, bir zamanlar İngiltere olan bir cennette cehennemi yaşatır. Burada bulaşıcı hastalıklar yenilmiş, sinek gibi rahatsız edici hayvanların kökü kazınmış, insan cüce-peri bir hale dönüşmüş, dili yozlaşmış ve kullandığı kelimeleri azalmış (bu konuda haklı olabilir) durumda. Tabi bu işin gündüz görünen kısmı, bir de gece ortaya çıkan Morlock’lar var –ki okurken ben biraz gerildim- yeraltında yaşayıp karanlıkta dolaşıyorlar ve ışığa karşı aşırı hassaslar. Wells burada İngiltere’de gittikçe büyüyen sınıf ayrımını; gelecekte insanı iki farklı tipe sokarak eleştirmiş. Gündüz, rahat ve eğlence içinde yaşayan Eloi’lar İngiltere’nin aristokrat kesimini temsil ederken, yerin altında yaşayan ve garip bir şekilde Eloi’lara hizmet etmeye devam eden Morlock’lar işçi kesimi temsil etmekte. Ancak burada keskin bir fark var. Eloi’lar, Morlock’lardan deli gibi korkuyorlar. Acaba neden? Spoiler! Zaman Gezgini, Morlock’ların gizemini çözmeye çalışırken tüylerini ürperten bir gerçekle karşılaşıyor ve Zaman Makinesine atlayıp gitmek vaktinin çoktan gelip geçtiğine kanaat getiriyor. Ama Zaman Makinesi kaybolmuştu ve bulmak için epey çaba sarf etmişti. Sonunda çarklar bir kere daha dönüyor ve zamanın daha ilerisine gidiyor. Zaman Gezgini zamanda ileri doğru gittikçe, insan ve hayvan yok oluyor, gökyüzü karanlığa gömülüyor, güneş sönüyor, nefes almak gittikçe zorlaşıyor, dünya duruyor ve en nihayetinde içinde kaybolduğu o derin sessizliğe daha fazla katlanamayıp geri dönüyor. Zaman Makinesi; uzun zamandır okuduğum en sağlam bilim kurgu romanlarından biriydi. Yayınlama tarihi 1895, pek çok bilim kurgu yapımına da ilham kaynağı olmuş bir yapıt. Ha bu arada şunu da eklemek istiyorum Meyus Okur, lütfen çevirmen önsözünü es geçmeyin. Çünkü çevirmen, bir kitabın ikinci yazarıdır. Güzel günler dilerim.
Zaman Makinesi
Zaman MakinesiH. G. Wells · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202429.3k okunma
·
13 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.