Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

288 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Türk devlet tarihinin figürleri, yalnız Anadolu coğrafyasıyla sınırlandırılmamış. Bilge Kağan'dan Atatürk'e uzanan çizgide Timur da dahil edilerek daha Turancı bir tarih anlayışı nakledilmiş. Çeşitli sorular eşliğinde bölümler ve tarihi kişilikler konuşulmuş, tabii ki devirlerinin önemli olaylarıyla birlikte. Kitabın en muhteşem yanı, konuyla ilgili tarihçilerin röportajlarının olması. *Bilge Kağan bölümünde; Göktürklerin kuruluşunu, Bilge Kağan'ın hakan unvanı içindeyken gösterdiği kişisel veya genel davranışları ile tabii ki kalıcı imzası olan Göktürk Kitabeleri'ni de konuşuyor. *Nizamülmülk, Selçuklu tarihini yansıtan bir vezir olarak çok kıymetli bir yere sahip, bunun farkındayım. Ancak "Türklerin Büyükleri" isimli bir kitapta, Sultan Alp Arslan'dan önce yer alması beni çok şaşırttı. Faşizan bir söylemde bulunduğumu sanmıyorum, kitabın bu yönden bir çelişkisi olduğunu düşünüyorum. Bölümde; vezirin asıl adından, sıfatlarından, devlet için öneminden bahsediliyor. Tabii ki kitabı Siyasetname'ye de atıfta bulunulmuş. En önemli ikinci eserinin Nizamiye Medreseleri olduğu vurgusu ve öldürülmesi süreciyle ilerliyor bölüm. *Sultan Alp Arslan, kitapta ilgi çekici bir bölüm oldu. Bizim 26 Ağustos 1071'i zafer nidalarıyla kutlamamıza " Açılın, ben tarihçiyim ve bu zafer kutlanamaz." gibisinden bir cevap veriyor. Elbette ki tarihi çerçeveye uygun anlatılıyor ancak ben okuduğumda bu hisse ulaştım ve arka planını, yani Alp Arslan'ın Mısır niyeti olmuyor, kısmetine Malazgirt düşüyor(Cihan Piyadeoğlu hoca da benzerini söylüyor). Oldukça tabu yıkan ve şaşırtan bir bölümdü. *Timur - ya da Emir Timur- bölümünde, Orta Asya merkezli bir devlet kurulduğunda üzerindeki biricik baskının Cengiz Han soyundan olmak ya da olmamak şeklinde iki farklı ucu olduğunu anlıyorsunuz. Öncenizdeki mirasla özdeşliğiniz kurulmaması da imkansız hale geliyor. Timur, bir cihangir olmak istiyor ve başarıyor da. Bölümün ortasında Timur'un da herkes gibi iktidar kıskancı bir adam olduğunu öğreniyoruz. Hayata tutunma mücadelesinin rivayet edildiği kısım, hepimiz için gerçek bir ders olarak kalıyor. Bunun yanı sıra, tarih sahnesinin kimlere açık olduğunu da gösteriyor. *Barbaros Hayreddin Paşa bölümü öncesinde bir Osman Gazi veya Orhan Gazi olsa, Türk büyüklüğü ve Türklerin devlet kurma bilincini yansıtması bakımından çok iyi olabilirdi. Ancak olmadı, sağlık olsun. Biz de Barbaros bölümüyle Orta Çağ Akdeniz tipi korsancılık geleneğini, korsanlık ve piratlık karşılaştırması üzerinden Emrah Safa Gürkan aktarıyor. Piratlık, yağma sistemiyle denizde ilerlemek; korsanlık, bir limana bağlı yapılan bir şey. Bu terminoloji, dönemdeki korsanların aslında karizmatik adamlar olduğunu da gösteriyor. Denizcilik zor bir meslek olduğundan, yetişmiş eleman sıkıntısı da es geçilmemiş. Turgut ve Uluç Reis'ler, Barbaros Hayreddin Paşa ve kıyaslamalı olarak Andrea Doria üzerinden dönemin deniz savaşları anlatılıyor. *Kanuni Sultan Süleyman bölümünde; eğitimi, babasının ona olan tavrının yansımaları, Hürrem Sultan ile birlikteliğinin dizilerdekinin aksi bir şekilde daa resmi ve tek eşli bir çizgide olduğunu, Hürrem - Maktul İbrahim Paşa hizipleşmesi gibi hem derin hem de cevap bekleyen sorular yönetilmiş. Ortada Kanuni varsa, Şehzade Mustafa vakası olmazsa olmazdı. Devlet aygıtının devamlılığının esas olduğu Osmanlı tarzı devletlerde böyle olayların yaşanması normaldir tezini ispatlıyor Feridun M. Emecen. Ayrıca "Oğluna nasıl kıyar?" sorusunun buraya yakışmadığını hem Şehzade Mustafa vakasından hem de Fatih Kanunnamesi'nde kardeş katline izin verilmesinden de anlayabiliyoruz. Bence en önemli ayrıntı, Kanuni sıfatının işlevi ve neden Batı seferine yöneltiği kısmıydı. Çünkü babası kadar Doğu meselesiyle ilgilenmeyen ama Batı'daki çekişmelerde söz sahibi olmuş bir adamdır Kanuni. Bu yönleriyle doyurucu bir bölümdü elbette. *Kitabın "beni kanser eden" bölümü Sultan II.Abdülhamid kısmı oldu. Gelenekçiliğinin yan ısıra modern unsurlarının olduğunu anlatmaya çalışırken hem dinin hem de Batı anlayışının gereklerini layığıyla yerine getirmesi kısmındaki açıklamalar oldukça şahane. Ancak, Osmanlı tarihinin bu dönemine yaklaşımı bu şekilde yanlış kuranın eski İttihadçı, yeni Cumhuriyetçi kadroların olduğunu söylemesi ve bu bakış açısının Demokrat Parti'den Adalet ve Kalkınma Partisi'ne kadar uzanan sağ-muhafazakar partilerce değiştirildiğini söylemesine kesinlikle katılmıyorum. Tarihçilerin değiştirmesi, objektif çalışması gereken bakış açılarını siyasetçiler değiştiriyorsa orada bir aksama var demektir. Her iki unvanını da kullanmanın sağlıksız olması kısmı başarılıydı. Kişisel özelliklerinde yer verdiği şüpheciliğin, dönemin jurnal sistemini kuran temel olduğunu anlıyorsunuz. Ayrıca Panislamcı olmadığına ikna edilebilmeniz için çok uğraşıyor Necmettin Alkan ama başaramıyor. Gaspıralı İsmail'i kabul etmemesi veya Cemaleddin Afgani'nin peşine hafiyeler takması onun İslamcı olmadığı manasına gelmez. Ayrıca "Panislamist" terimi ithal ise, bunun karşısına daha tarafsız bir terim yerleştirilebilir. II.Abdülamid'in polisiye kitap, ve "sinematoğraf" dediği sinemayı sevmesi güzel özelliklerinden. Ben de öğrendiğim için mutluyum. II.Abdülhamid, Jön Türklere direnmeyip de daa erken meşrutiyet ilan etmese veya hiç meclis-i mebusanı kapatmasa çok daha başarılı bir siyaset izleyebilirdik. *Kitabın kapanışını ulu önderimiz Atatürk bölümü ile yapıyoruz. 2018'deki Gazi Mustafa Kemal Atatürk kitabı ile pek çok soru işaretini aydınlatmıştı İlber hoca. Buradaki bölümde de hem o soruları yeniden ve daha hızlı cevaplandırıyor, hem de İnönü - Sakarya muharebelerinden ölümüne kadar giden süreci küresel ve yerel süreçte inceliyor. En hayran olduğum cümlelerin ilki, Lozan'ın bir uzlaşma olması; ikincisi Atatürk'ün sanıldığının aksine bencil veya diktatör birisi olmadığı. İlber hoca, dönemin otoriter sistemlerinin içerisinde kalan Türkiye'nin de bu otoriteye ihtiyacı olduğunu ve Ata'nın buna bir noktada mecbur kaldığını söylüyor. İyi okumalarınız olsun. :)
Türklerin Büyükleri
Türklerin BüyükleriCansu Canan Özgen · Kronik Kitap · 2018494 okunma
·
118 görüntüleme
Seyyah okurunun profil resmi
Kitap inşallah Nizamülmülk'ü Türk olarak anlatmıyordur.
Arzu okurunun profil resmi
Türk devletine büyük hizmetler eden Fars bir genç olarak tanıtıyor. Ayrıca büyük hizmetlerinden dolayı bir Türk kimliğine oturtma çabası da yok değil. 😶
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.