Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

92 syf.
·
Puan vermedi
“Kalabalıkta kimsenin yüzü kendinin değildir “ (syf78) Kalabalıkta herkes birbirine benziyor. Aynı yüz, aynı el, aynı saç, aynı kıyafet. Hatta aynı düşünce. Kalabalıkta insan tek tip. Renkler yok. Sesler yok. Kimse duymuyor, konuşmuyor. Kalabalıkta sadece asgari sesler çıkıyor. Asgari sesler boşluğu dövmekten öteye gitmiyor, gidemiyor. Kimse görmüyor. Kimse fark etmiyor bir kuşun göğe yükselişini, kelebeğin süzülerek can verişini. Baharın gelişini, kışın bitişini...Zaman akıp gidiyor boşluğa, mevsimler kaçıyor bilincine varmıyor kimse kalabalıkta. Kalabalıkta kimse kalbini dinlemiyor. Kimse kalbini ısıtmıyor -derin bir sancı bu. Kalp buz, el buz, ev buz.- Kalbinden bihaber insan, kendinden bihaber yürüyor bu yolda... Yol devadır, yürümek devadır da; hep kalabalığa yürüyen insan, manadan uzaklaşıyor. Sırra giden yolu terk ediyor. Üstelik son dönemeç de kaçmak üzere, kalabalıkta fark etmiyor insan bunu. Kalabalık bir metadır. İnsan, topraktan bir hazine. Çınar saksıda büyümez. Hazine satılık olmaz. Kalabalıkta unutuyor insan bunu. Kalabalık insana unutturuyor. Oysa unutursak, yitiririz, dalından kopmuş yaprak misali savrulur gider benliğimiz. Kalabalıkta herkes görünen tabloda yerinde. Görünen tablo hakikat mi? O yer gerçekten bizim mi? Bilen yok. Kalabalık, sürüklediği yeri veriyor insana. İnsanı bilen yok. Sürüklendiği yerde koltuk buldu mu mutlu insan. Koltuk ateşten bir top mu, yoksa karda açan çiçek mi? Kalabalıkta bu sorulara cevap yok. Kalabalığın karşısında, kapanmayan defter, tüm gücüyle mazi var. Var, var olmasına da mazinin gücü güçsüz artık. Güçsüz gücü emziren analar kalabalıkta kaldı. Kalabalıkta yakılan ateş; kainatı okuyan ve okutan ne varsa kül etti. Biri çıksa, biri kalabalıktan çıksa ve küle tüm nefesini verse Kül ateş olup aydınlatacak da kalabalıkta, nefesi yok kimsenin. Kalabalık, uzun bir koridor. Bir kapının yamacında, bir testi var ama kalabalığı yarıp, testiye ulaşan yok. Suyu kana kana içen. İçi köy dolan yok. Kalabalıkta, dağa, taşa, köye izin yok. Bir varoluş kavgası var, beşer kalmakla kul olmak arasında. Kalabalık kavgadan çok uzakta. Kalabalıkta, insan ne kadar da uzak kendinden. Yüzünden. Ellerinden. Kalbinden. İnsan sırrından ne kadar da uzak. Oysa, ömrünün cüzüne nakış nakış işlemesi gerek değil mi? Kalabalıktan sıyrılıp, zamandan kopup, tabiatı dinleyip sırrına vakıf olmalı değil mi? Kavgaya girmeli değil mi?
Sır
SırMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20218,5bin okunma
·
147 görüntüleme
Beyzanur DÖNMEZ okurunun profil resmi
Gerçekten harika olmuş yazı, dilinize dimağınıza sağlık
Tayfun okurunun profil resmi
Bitirdin mi bütün Mustafa Kutluları. Tebrik ediyorum kesintisiz aynı yazardan gitmek zor olsa gerek. Bu aradan incelemenin son pragraf hariç bütün paragrafların aynı kelime köküyle başlamış :) çokta güzel olmuş. Ellerine sağlık.
Arzunalbant okurunun profil resmi
Yarıyı geçtim, az kaldı :) Bin minnet🌿
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.