Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

88 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Azad Ziya Eren’in 2004’te ilk basımı yapılan ve öğretmenlik yaptığı yıllarda Mardin Mazıdağı Sakızköy’de kaleme aldığı Sakızköy Günceleri’nde, aslında köy yaşantısını bilen insanların hiç de yabancısı olmadığı, gerçekliğine yaşayarak şahit olmasak da bildiğimiz duyduğumuz köy hayatının sosyolojik ve coğrafi zorluklarını anlatıyor. 2000’li yıllardan günümüze ulaşan, betimleyici anlatıma yer veren bu otobiyografik romanda yazar, öğretmen olarak atandığı bu zorlu köyde çocuk olmanın, anne olmanın, en önemlisi birey olmanın ve varlığını dünyaya kabul ettirmenin ne kadar zor olduğunu gözler önüne seriyor. Doğu ve Güneydoğu gözlemlenirken doğru süzgecinin deliklerini biraz daha açık tutmalıyız bana göre. Çünkü sarp dağların kuşattığı, karın en soğuğunu da güneşin en kavurucusunu da gören bu köylerin halkı, katlanmak zorunda oldukları hayatı ve doğa ananın onlara reva gördüğü zorlu iklim koşullarına bağlı yaşarken ilahi, hukuki ve bireysel doğrularından da mecburen vazgeçebildiklerine şahit oluyoruz. Kitapta da ebeveynlerin aldıkları kararları sorgularken kendimi bir de onlar yerine koyduğumda bir süre sessiz kaldım. Çocuğunu, şehirde iki sokak ötedeki okula servisle gönderen ebeveyn ile köyde kilometrelerce uzağa yırtık ayakkabılarıyla gönderen ebeveynlerin vicdani duygularını aynı terazide ölçemeyiz zannediyorum. Ulaşım, coğrafi koşullar, siyasal tehlike ücra köşelerde çocuk okutma oranının düşük olmasının en temel nedenlerinden. Yokluk, doğruyu bilseniz de gerçekleri elinizin tersiyle itmenize sebep oluyor bazen. Azad Ziya Eren kitabında çocukların çok küçük yaşta üzerilerine yüklenilen sorumluluktan tutun, ebeveynlerin gösterdikleri sorumsuzlukları apaçık sunuyor bize. Oyuncak toplama sorumluluğundan başka görevi olamayacak yaşta olan çocuklara, onlarca koyunun başında soğuk sıcak demeden çoban olma yükünü yüklemek oradaki insanlar için doğal görülüyor. Ya da mecburiyetler ve bunun getirdiği alışkanlıklardan dolayı bu yükü doğal olarak kabulleniyorlar. Yazar sözünü ettiğim o güzel yeni neslin sıcacık yüzlerini fotoğraflayarak sayfalar arası görmemizi sağlıyor ki aslında hepsinin çocukluğunu yaşamayı da iyi bir eğitim almayı da ne kadar hak ettiğini biliyoruz. Doğu da yaşam zordur ve bu zorluğa, yok(sun)luk da eklenince yapılan yanlışlar çok da kızdırmamalı aslında bizi. Fakat bu zorluğun ortasında insan yetiştirmeye çalışan bir öğretmen için görevini yapmak bir kenara, doğaya ve köy halkına ayak uydurmak elbette zor olsa gerek. Yağmuru bir sünger gibi emip sınıfın içine akıtan tavandan, yakacakların en lüksü tezeklerin yapımından, elleri bellerindeki silahlarda göz korkutmaya çalışan koruculardan, dinmeyen yağmurdan, yolları bir türlü açmayan kardan, kulakları sağır eden rüzgârdan, ölümlerden, savaştan, depremden, saf kan bencillikten… Hangisinden kaçmak istersen kabul görürsün belki ama Eren kaçmak yerine oraya mıhlanıp kazanmayı seçmiş yıllar önce. Tüm zorluklar içerisinde hem parlak geleceği hak eden çocukları eğitmeye çalışıp hem de köy halkına mücadelenin ne olduğunu okula gelen öğrenci sayısını katlayarak yavaş yavaş anlatıyor. Akıcı ve yalın bir dille yazılmış, doğa ananın da korucuların da zorladığı Sakızköy’e göz atmak isteyebilirsiniz.
Sakızköy Günceleri
Sakızköy GünceleriAzad Ziya Eren · Yapı Kredi Yayınları · 200424 okunma
·
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.