Gönderi

Dersim Sancağının kontrolü Erzuruma aittir." Yaşanan gündem konusu üzerine herkes konuştuğuna göre, Tarihçi olarak olaya el koymak istiyorum. Bilmeyenler için konuyu özetlemek istiyorum. Tunceli şehri, Belediye Meclisi kararı ile Dersim Belediyesi ismini almıştır. Şimdi gelelim konumuza. 1695'te Osmanlı Devleti, Diplomasi,Askeri ve İktisadı olarak zor durumlar geçiriyordu. Çünkü savaş ekonomisine bağlı bir sistem tarafından idare ettiriliyor,komşusunda olan yenilikleri takip etmemenin cezasını çekiyor, çekmiştir. Bu sıralarda İltizam usulü,esham usulu ve Malikane usulu adları altında Tımar yapılan topraklarını bir insan yaşamına sığmayacak kadar uzun yıllar sürecek şekilde para karşılığında 300, 400 yıl kiralıyordu. Bunu ihale ile yapıyor en fazla para verene toprağı veriyordu. Bunu alana Mültezim, parayı hemen verme olayına ise Muaccele deniliyordu. Tüm bu yaşananların sonunda Osmanlı zaten güç durumda olmasından dolayı verdiği topraklarda nüfuz sahibi olan bu kişileri kontrol edemedi ve tarihsel kaynaklarda bilmiş olduğumuz "Toprak Ağaları" ortaya çıktı. Bu kişiler devlet içinde devlet olup, varlıkları ve zenginlikleri için hiç bir ilermeye izin vermediiler. Çünkü eğer verselerdi kendi toprakları ellerinden alınacaktı. Tüm bunların ışığında Dersim Bölgesi ; Osmanlı Devletin'de Sancaktır. İçinde 5 ve fazla şehir barındırır. Bu Sancağın adı Dersim olarak geçer, Tunceli'nin adı dersim diye geçmez. Gerçek adı "Mamiki" idir. Osmanlı Devleti 1918 30 Ekim'de savaşı kaybedip işga edildiği andan itibaren başlayan Milli Mücadele ve sonunda kurulan Ankara Hükümeti'nin yapmış olduğu mücadelelerde işgalciler ile birlikte bu bölge, batı'da aydın,kütahya vb, doğuda isyan edip harekatı baltamak için görev alanlar vardır. Bu kişiler hem dış güçlerle iş birliği içine girdi hemde kendi toprakları elllerinden alınacağını kendi adlarını nasıl biliyorlarsa öyle biliyorlardı. Siirt,Elazığ,Mardin,Diyarbakır ve Tunceli bölgesinde onlarca isyan çıkarıldı. İşte, tıpkı Dersim isyanı farklı gibi görmeye gerek yok. Dersim İsyanı denilen isyan, Cumhuriyet sonrasında bile iltimaslarına devam etmek isteyenlerin başlattığı bir isyandır. Türk Burjuvazisi, gericiliğe karşı mücadele etmiş, Sovyetler Birliği tarafından o dönemde desteklenmiştir. Fakat, isyancıları destekleyen ve hatta onlara yardım mektubu gönderen ise isyancıların lideridir. Artık teknoloji çok ileri düzeyde eğer yazdıklarımdan dolayı şüpheleriniz var ise hemen arama motoruna yazabilirsiniz. Dersim ismine garezim yoktur, isterse adını "C" olarak değiştirelim. Fakat gericilerin bile savunduğu bu dersim meselesinde, isyanı çıkaranın kim olduğunu sürekli gizlemeye çalışmak, konu her gündeme geldiği anda olayı etnik kimliğe sıkıştırmak. Kürtler eziliyor demek ve saklanmak, manipülasyondur. İmparatorluğa son verip, Cumhuriyeti ilan eden, ve bunu yaptığı için isyan eden toprak ağalarını savunuyor isek kendimizi sorgulamamız gerekmektedir. Bu mesele vicdan meselesi yahut etnik sıkıntı değildir. Ankara, sadece Dersim'de gericiliğe karşı savaşmamıştır. Yetmemiş bir kaç yıl sonra 1940-41-42-45 olmak ile birlikte Milli Korunma Kanunu, Varlık Vergisi,Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ve Mahsül Vergisi ile Burjuvaziye karşı ilk ve son kez saldırmıştır. 1950 yılından itibarende hiç bir zaman CHP ve ona yakın türevleri iktidara getirilmemiş, getirilse dahi sempatizanları uyutulmuştur. Bu mevzu üzerine ilk ve son kez yazdığımı belirtmek istiyorum. Konuyu etnik ve dini mevzuya çektiğiniz taktirde olayın özü anlaşılamaz. Bu ve öncesinde ki isyanlar Türk Burjuvazisi ile Ortaçağ zihniyeti arasında ve Toprak Ağaları arasında gerçekleşmiştir. Meselenin Türk ve Kürt halkı arasında mücadele ile alakası yok ve böyle gösterilmeye çalışılmamalıdır.
·
10 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.